Yazarların yazdığı öykü, şiir, Hikâyeler yazılmaya devam edildiği sürece son edebiyat sözü söylenmemiştir demektir. Mustafa Uçurum’un hayata dair yazacakları çok şiir öyküleri var. Bunlar okuyucu ile buluşmaya devam ediyor. Birçok dergi yazarlarının yazdıklarını dahi değerlendiriyor. İnanılmaz bir performans. ‘Edebiyat boş sözlerin arenası değildir’ sözü ile düşünce iklimine düşünen ve eli kalem tutan herkesi düşündürüyor. İşte böyle olmalı edebiyat insanı. Yeşilırmak huzuru ile beslenen Mustafa Uçurum’ edebiyat hayatını gastepress’e anlatı. İşte bu demet demet gül buketi kadar zarif o Röportajı biz soralım kendi o enfes tarzı ile cevap versin…
- YEŞİLIRMAK HUZURU İLE BESLİYORUM RUHUMU
- GÜNÜMÜZDE MÜTHİŞ BİR KÖRLÜK VAR
- EDEBİYAT HAYAT VE HAKİKATTIR
- TARİHİ VE KÜLTÜRÜMÜZÜ SEVEN GENÇLİĞE İHTİYAÇ VAR
- DERGİLER EDEBİYATIN KALESİDİR
- EDEBİYAT BİR ŞİİR BİR ÖYKÜ İLE İNSANLARIN YOLUNA ÇIKMALI
- SANAT DALI RUHU BESLEMELİ
“ Hangi edebiyat dergisi hakkında yazılan yazılara baksam hep Mustafa Uçurum, damgasını görüyorum. Yorumlarınızı keyf alarak okuyorum. Her cümlesi örnek teşkil eden edebiyat öğretmeni bir yanınız var. Edebiyat hazinesini insanlara çok özel sunuyorsunuz. Sizi tanıyalım, bu özelliklerinizden bize biraz bahsedermisiniz..? “
YEŞİLIRMAK HUZURU İLE BESLİYORUM RUHUMU
Okumayı ve yazmayı seven, bunları hayatının merkezine alan, yaptığı işten keyif alan, Anadolu’nun huzurunu yaşayan bir Mustafa Uçurum. Yeşilırmak’ın huzuru ile besliyorum ruhumu. Onun denize doğru akışı içimdeki umudu hep diri tutuyor.
Dergileri okumayı, dergilerde yazmayı ve dergiler hakkında yazmayı seviyorum. Bu beni yeniliyor. Her ay dergilere yazı yetiştirmek, güncel olayları takip ederek bunları analiz etmek zihnimi de canlı kılıyor.
Tokat’tayım ve medeniyetlere beşiklik etmiş bu şehri seviyorum. Uzun yıllar Sakarya’da yaşadım. Sivas’ta Türk Dili ve Edebiyatı okudum. Attığım her adım beni edebiyata biraz daha yaklaştırdı. Şimdi okumanın ve yazmanın beni sarıp sarmaladığı bir köşede yaşamak denen kaygıyı başımdan savuşturarak ömür çizgime yeni güzellikler katmaya devam ediyorum.
“ Tanınmış veya tanınmamış Yazarlar olsun, Şairler olsun tüm bu değerlerin yazdıklarını okuyucunuza öyle bir anlatım tarzınız varki, gerçekten Tanınanında tanımayanda önemseniyor. Bu demektir ki; Edebiyat şiir de de Hikayede de önemini arttırıyor. Buna vesile oluyorsunuz. Neler söylersiniz..? “
GÜNÜMÜZDE MÜTHİŞ BİR KÖRLÜK VAR
Ortaya konan her çalışmayı kıymetli görüyorum. Bir dergiyi okurken orada beğendiğim şiirin ya da yazının sahibi çok da önemli değil. Esere odaklanıyorum. Orada bir ışıltı yakaladıysam bunu herkes görsün istiyorum. Günümüzde müthiş bir körlük var. İnsanlar sadece kendilerini görüyor. Bir başkasını takdir etmeyi herhalde kendilerince kabul edilemez görüyorlar. “Kendim” denen bir puta teslim olmuş o kadar çok insan var ki. Ben, kim olursa olsun değerli olanın değerini vermeye çalışıyorum.
“ İnsanlar edebiyat konusunda yazdıklarınızdan ötürü Uçurum’da varlıkların akımlarını çok hoş kavrıyor. Kaleminizden Düşen edebiyatlar uçurum’un eşiğinde damla damla edebiyat denizi oluşuyor..Yaşanılmışlıklara öyle bir yaklaşım gösteriyorsunuz ki, insan yazdıklarınıza kendisi havale eyliyor. Sizce Edebiyat neleri anlatmalı..?”
EDEBİYAT HAYAT VE HAKİKATTIR
Edebiyat hayat demektir. Yaşadıklarımızı sanatlı bir şekilde anlatmaktır. Benim en önemli kaynağım yaşadıklarım. Yazdığımız her şey geleceğe kalacak bir not. Biz bugün olup biteni anlatacağız ki yarınlardan bugününün yazılanları okununca insanlar neler yaşandığından haberdar olsun. Kendi iç dünyasının çıkmazlarını anlatmak, hayal dünyasında bir avare olmak, fantastik dünyanın gizeminde kaybolmak belki edebiyatın bir dalı olabilir ama hakikat olamaz. Edebiyat hakikattir.
“ Dergiler’de gençliğe ne tür yazılar ile örnek olacak şekilde çıkmalı. İçerisinde bulunduğumuz 21. Yüzyıl, edebiyatçıları, Şiir olsun Hikayelerinde hangi konularda mesajlar vermeli..? “
TARİHİ VE KÜLTÜRÜMÜZÜ SEVEN GENÇLİĞE İHTİYAÇ VAR
Edebiyatın faydacı bir yönü olmalı. Yani boş sözler arenası değildir edebiyat. Gençleri boş sözlerle avutmak da bir vebaldir. Geleneği, göreneği ön planda tutan bir yayın anlayışı olmalı. Kendi köklerinden kopan gençleri hiçbir yer kabul etmiyor. Tarihini, kültürünü özümseyen bir gençliğe ihtiyacımız var. Yazmak bir sorumluluk. Bunlar ihmale gelmeyecek konular.
Edebiyatla ilgileniyorsa bir genç, kendinden önceki ustaları çok iyi bilmeli. Onların eserlerini başucu kitabı yapmalı. En iyiyi tanıyıp bilecek ki kendi de iyi bir şeyler yapabilsin. Mesela; Necip Fazıl’ı bilmeyen biri nasıl şiir yazabilir ki… Ya da Sait Faik’ten habersiz birinin yazdıklarına nasıl öykü deriz. Önce dolmalı gençler. Yapacakları işin bütün köşe taşlarını bilerek dolmalı.
“ İnsanlık İçin Umut takdimi ile yayınlanan dergicilik Kültürün sanatın, medeniyetin ortak değerleri korumak adına sesini yükseltmesi gerektiği konusunda görüşünüzü biraz açarsanız neler söylersiniz..? “
DERGİLER EDEBİYATIN KALESİDİR
Dergiler edebiyatın kalesidir. Onların var olması demek edebiyatın yaşadığı anlamına gelir. Şunu düşünmek gerek; Mehmet Akif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil ve daha birçok isim düşüncellerini daha büyük kitlelere anlatmak, gençlere yol göstermek için dergiler çıkarmışlar. Dergi, aynı zamanda derleyip toparlar insanları. Kendi toprağının sesi olmak için bu toprağın sesine kulak vermek gerek. Dergiler bunun için önemli bir kaynaktır.
“ Sanat, çirkinliklerden bıkmış, bunalmış insana bir nefeslik kirletilmemiş, tertemiz hava sunmaktır. Sözünüzün altına imza atmamak mümkünsüzdür. Bu konuda gastepress ailesine neler söylersiniz..?”
SANAT DALI RUHU BESLEMELİ
İnsanların en çok ihtiyacı olan şey; huzur. Rahat bir nefes almak gibisi yok. Sanatın gayesi de ruhlara bir esenlik sunmak. İnsan hangisi olursa olsun bir sanat dalı ile iştigal ederek ruhunu besler. Çünkü sözün, sesin ve rengin insana katacağı anlamlar çok fazla. Okunan bir şiir insanın gönlünü mesud etmeli. Dinlediği şarkı kalbine dokunmalı. Bir film kendi içine çekebilmeli izleyiciyi. “Bir tatlı huzur almaya geldik” diyor ya şarkı, bu huzuru veren her şeye kapımızı sonuna kadar açalım.
“A Kalemler dergisi 31. sayısına böyle bir giriş yapıyor; “Edebiyat Hayata Müdahaledir”. Bu vurguyu sık sık yapmakta fayda var. Edebiyat hayat demektir. Sözleriniz demli çay tadında fikirler veriyor. Edebiyat Hayata Müdahale konusundaki düşünceleriniz biraz açarmısınız...? “
EDEBİYAT BİR ŞİİR BİR ÖYKÜ İLE İNSANLARIN YOLUNA ÇIKMALI
Sözün bir etkisi olmalı. Tesir etmeli söz karşısındakine. Yolunu değiştirebilmeli, yüzünü güldürmeli, ömrüne ömür katmalı. Aksiyon insanı nasıl ki kitleleri ardında sürükler, edebiyat da bunu yapabilmeli. Kendini okutturmalı eser ve ondan alacak payı olanlar bunu bir yaşam biçimine dönüştürmeli. Söz söylendikten sonra havada asılı kalıyorsa ve bir adım ötesine götüremiyorsa kimseyi bu yazana da okuyana da sadece külfettir.
Edebiyatı hayatın akışından farklı düşünemeyiz. Bir öykü ile bir şiir ile insanların yoluna çıkmalı edebiyat. Bugün yaşanan salgın günlerini yazdıklarına yansıtmayanlara sormak lazım nerede yaşıyorsunuz diye? Tarihe bir not düşerek ve hayatın çizgisini koyultarak edebiyat varlığını en ağır şekilde hissettirmeli. Böyle olmuyorsa emeğe ve zamana yazık oluyor demektir.
RÖPORTAJ Remzi Yıldırım gastepress.com
- YEŞİLIRMAK HUZURU İLE BESLİYORUM RUHUMU
- GÜNÜMÜZDE MÜTHİŞ BİR KÖRLÜK VAR
- EDEBİYAT HAYAT VE HAKİKATTIR
- TARİHİ VE KÜLTÜRÜMÜZÜ SEVEN GENÇLİĞE İHTİYAÇ VAR
- DERGİLER EDEBİYATIN KALESİDİR
- EDEBİYAT BİR ŞİİR BİR ÖYKÜ İLE İNSANLARIN YOLUNA ÇIKMALI
- SANAT DALI RUHU BESLEMELİ
“ Hangi edebiyat dergisi hakkında yazılan yazılara baksam hep Mustafa Uçurum, damgasını görüyorum. Yorumlarınızı keyf alarak okuyorum. Her cümlesi örnek teşkil eden edebiyat öğretmeni bir yanınız var. Edebiyat hazinesini insanlara çok özel sunuyorsunuz. Sizi tanıyalım, bu özelliklerinizden bize biraz bahsedermisiniz..? “
YEŞİLIRMAK HUZURU İLE BESLİYORUM RUHUMU
Okumayı ve yazmayı seven, bunları hayatının merkezine alan, yaptığı işten keyif alan, Anadolu’nun huzurunu yaşayan bir Mustafa Uçurum. Yeşilırmak’ın huzuru ile besliyorum ruhumu. Onun denize doğru akışı içimdeki umudu hep diri tutuyor.
Dergileri okumayı, dergilerde yazmayı ve dergiler hakkında yazmayı seviyorum. Bu beni yeniliyor. Her ay dergilere yazı yetiştirmek, güncel olayları takip ederek bunları analiz etmek zihnimi de canlı kılıyor.
Tokat’tayım ve medeniyetlere beşiklik etmiş bu şehri seviyorum. Uzun yıllar Sakarya’da yaşadım. Sivas’ta Türk Dili ve Edebiyatı okudum. Attığım her adım beni edebiyata biraz daha yaklaştırdı. Şimdi okumanın ve yazmanın beni sarıp sarmaladığı bir köşede yaşamak denen kaygıyı başımdan savuşturarak ömür çizgime yeni güzellikler katmaya devam ediyorum.
“ Tanınmış veya tanınmamış Yazarlar olsun, Şairler olsun tüm bu değerlerin yazdıklarını okuyucunuza öyle bir anlatım tarzınız varki, gerçekten Tanınanında tanımayanda önemseniyor. Bu demektir ki; Edebiyat şiir de de Hikayede de önemini arttırıyor. Buna vesile oluyorsunuz. Neler söylersiniz..? “
GÜNÜMÜZDE MÜTHİŞ BİR KÖRLÜK VAR
Ortaya konan her çalışmayı kıymetli görüyorum. Bir dergiyi okurken orada beğendiğim şiirin ya da yazının sahibi çok da önemli değil. Esere odaklanıyorum. Orada bir ışıltı yakaladıysam bunu herkes görsün istiyorum. Günümüzde müthiş bir körlük var. İnsanlar sadece kendilerini görüyor. Bir başkasını takdir etmeyi herhalde kendilerince kabul edilemez görüyorlar. “Kendim” denen bir puta teslim olmuş o kadar çok insan var ki. Ben, kim olursa olsun değerli olanın değerini vermeye çalışıyorum.
“ İnsanlar edebiyat konusunda yazdıklarınızdan ötürü Uçurum’da varlıkların akımlarını çok hoş kavrıyor. Kaleminizden Düşen edebiyatlar uçurum’un eşiğinde damla damla edebiyat denizi oluşuyor..Yaşanılmışlıklara öyle bir yaklaşım gösteriyorsunuz ki, insan yazdıklarınıza kendisi havale eyliyor. Sizce Edebiyat neleri anlatmalı..?”
EDEBİYAT HAYAT VE HAKİKATTIR
Edebiyat hayat demektir. Yaşadıklarımızı sanatlı bir şekilde anlatmaktır. Benim en önemli kaynağım yaşadıklarım. Yazdığımız her şey geleceğe kalacak bir not. Biz bugün olup biteni anlatacağız ki yarınlardan bugününün yazılanları okununca insanlar neler yaşandığından haberdar olsun. Kendi iç dünyasının çıkmazlarını anlatmak, hayal dünyasında bir avare olmak, fantastik dünyanın gizeminde kaybolmak belki edebiyatın bir dalı olabilir ama hakikat olamaz. Edebiyat hakikattir.
“ Dergiler’de gençliğe ne tür yazılar ile örnek olacak şekilde çıkmalı. İçerisinde bulunduğumuz 21. Yüzyıl, edebiyatçıları, Şiir olsun Hikayelerinde hangi konularda mesajlar vermeli..? “
TARİHİ VE KÜLTÜRÜMÜZÜ SEVEN GENÇLİĞE İHTİYAÇ VAR
Edebiyatın faydacı bir yönü olmalı. Yani boş sözler arenası değildir edebiyat. Gençleri boş sözlerle avutmak da bir vebaldir. Geleneği, göreneği ön planda tutan bir yayın anlayışı olmalı. Kendi köklerinden kopan gençleri hiçbir yer kabul etmiyor. Tarihini, kültürünü özümseyen bir gençliğe ihtiyacımız var. Yazmak bir sorumluluk. Bunlar ihmale gelmeyecek konular.
Edebiyatla ilgileniyorsa bir genç, kendinden önceki ustaları çok iyi bilmeli. Onların eserlerini başucu kitabı yapmalı. En iyiyi tanıyıp bilecek ki kendi de iyi bir şeyler yapabilsin. Mesela; Necip Fazıl’ı bilmeyen biri nasıl şiir yazabilir ki… Ya da Sait Faik’ten habersiz birinin yazdıklarına nasıl öykü deriz. Önce dolmalı gençler. Yapacakları işin bütün köşe taşlarını bilerek dolmalı.
“ İnsanlık İçin Umut takdimi ile yayınlanan dergicilik Kültürün sanatın, medeniyetin ortak değerleri korumak adına sesini yükseltmesi gerektiği konusunda görüşünüzü biraz açarsanız neler söylersiniz..? “
DERGİLER EDEBİYATIN KALESİDİR
Dergiler edebiyatın kalesidir. Onların var olması demek edebiyatın yaşadığı anlamına gelir. Şunu düşünmek gerek; Mehmet Akif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil ve daha birçok isim düşüncellerini daha büyük kitlelere anlatmak, gençlere yol göstermek için dergiler çıkarmışlar. Dergi, aynı zamanda derleyip toparlar insanları. Kendi toprağının sesi olmak için bu toprağın sesine kulak vermek gerek. Dergiler bunun için önemli bir kaynaktır.
“ Sanat, çirkinliklerden bıkmış, bunalmış insana bir nefeslik kirletilmemiş, tertemiz hava sunmaktır. Sözünüzün altına imza atmamak mümkünsüzdür. Bu konuda gastepress ailesine neler söylersiniz..?”
SANAT DALI RUHU BESLEMELİ
İnsanların en çok ihtiyacı olan şey; huzur. Rahat bir nefes almak gibisi yok. Sanatın gayesi de ruhlara bir esenlik sunmak. İnsan hangisi olursa olsun bir sanat dalı ile iştigal ederek ruhunu besler. Çünkü sözün, sesin ve rengin insana katacağı anlamlar çok fazla. Okunan bir şiir insanın gönlünü mesud etmeli. Dinlediği şarkı kalbine dokunmalı. Bir film kendi içine çekebilmeli izleyiciyi. “Bir tatlı huzur almaya geldik” diyor ya şarkı, bu huzuru veren her şeye kapımızı sonuna kadar açalım.
“A Kalemler dergisi 31. sayısına böyle bir giriş yapıyor; “Edebiyat Hayata Müdahaledir”. Bu vurguyu sık sık yapmakta fayda var. Edebiyat hayat demektir. Sözleriniz demli çay tadında fikirler veriyor. Edebiyat Hayata Müdahale konusundaki düşünceleriniz biraz açarmısınız...? “
EDEBİYAT BİR ŞİİR BİR ÖYKÜ İLE İNSANLARIN YOLUNA ÇIKMALI
Sözün bir etkisi olmalı. Tesir etmeli söz karşısındakine. Yolunu değiştirebilmeli, yüzünü güldürmeli, ömrüne ömür katmalı. Aksiyon insanı nasıl ki kitleleri ardında sürükler, edebiyat da bunu yapabilmeli. Kendini okutturmalı eser ve ondan alacak payı olanlar bunu bir yaşam biçimine dönüştürmeli. Söz söylendikten sonra havada asılı kalıyorsa ve bir adım ötesine götüremiyorsa kimseyi bu yazana da okuyana da sadece külfettir.
Edebiyatı hayatın akışından farklı düşünemeyiz. Bir öykü ile bir şiir ile insanların yoluna çıkmalı edebiyat. Bugün yaşanan salgın günlerini yazdıklarına yansıtmayanlara sormak lazım nerede yaşıyorsunuz diye? Tarihe bir not düşerek ve hayatın çizgisini koyultarak edebiyat varlığını en ağır şekilde hissettirmeli. Böyle olmuyorsa emeğe ve zamana yazık oluyor demektir.
RÖPORTAJ Remzi Yıldırım gastepress.com
Teşekkür ederiz. Güzel mesajlardı. Selamlar