Galatasaray oyuncuları hiç iyi oynamadı!
Adekugbe, ürkek bir ceylan gibi. Bir çıtırtı gelse özgüven eksikliği ile ne yapacağını bilmez bir haldeydi maç boyunca. Oliveira, “geceden kalmayım bana ilişmeyin” der gibiydi bence... Mertens “topsuz oyunda yokum, benden fayda yok” der gibiydi… Okan Hoca, maalesef ikinci yarı 60. ve 70. dakikalara kadar takımı 8 kişi oynattı. Nasıl bu kadar sabretti, neden bu kadar sabretti, bilinmez? Bizim gördüğümüzün fazlasını saha kenarında kendisinin gördüğüne eminim! Bu maç, şampiyonluğun kaybedildiği maç değil, gün gibi aşikar! Ancak, 3-3 berabere biten Karagümrük maçı sonrası bu sonuç aslında bu oyun beklenmiyordu. Hem de Beşiktaş deplasmanında 0-1 öne geçmişken…
Türk Futbolunda oyuncu değişikliğinin 70-75. Dakika sonrası olması gerektiğine ilişkin bir kaide var. Yanlış! “Görünen Köy kılavuz istemez” der atalarımız. 90 dakikalık futbol oyunu içinde bir futbolcunun kalan dakikalar içinde istenilen performansı göstereceğini bekleme arzusu içinde olmak iyi niyetten öte bir düşünce değil maalesef! Nasıl başlarsa öyle gider!
Adekugbe, görev aldığı mevkide rica minnet geçişe izin vermemiş olsa dahi karşılamakla mükellef olduğu Redmond’un trafik kurallarına uysa dahi karşısında duramayacağı bir görüntü verdi. Galatasaray formasından söz ediyoruz. Yerli kuralı umurumda bile değil. Yanlış tercih!
Olivera’nın aklı başka yerdeydi sanki. Bildiğimiz OIivera bu değil. Gol ile neticelenen yanlış pas hatası için söylemiyorum sadece. Muslera, o pası Olivera’ya da vermemeliydi zaten. Arkası dönük ve defansın önünde yer alan baskı altındaki tek oyuncuya böyle bir pas verilmemeli…. Bunu geçsek de hiç efektif bir oyun ortaya koymadı OIivera! Takımı eksik oynattı, yeteneklerinden yoksun oynattı!
Mertens, ilk başlarda çabalamaya çalıştı ancak oyun içinde etkin olamadı, istekli değildi. Takımı üçüncü bölgede ve sonuca ulaştıracak varyasyonlar içinde olmadı. Takımı atağa çıkaracak, sonuçlar üretmesini sağlayacak üretken pas trafiğinin merkezi olmak yerine durağan ve isteksiz bir tablo çizince Galatasaray’ın hücum varsyasyonları etkisiz kaldı.
Galatasaray, Beşiktaş’a karşı ne yazık ki 8 kişi oynadı. Okan Hoca, Türk Futbolunun alışıla gelmiş illa ki 70 ve sonraki dakikalarda değişiklik yapılmalı alışkanlığını bozamadı. Futbol oyunu zaten hepi-topu 90 dakika… Bu 90 dakika içinde bir futbolcunun evrilmesini beklemek hayalcilik olur. Sonuç da bunu gösteriyor.
Bir maç kaybedince suçu teknik direktöre yükleme belki de çok kolay. Ancak, böylesi bir maçta maçı izleyen herkesin gördüğünü Okan Hocanın da gördüğünden eminim. Neden sabretti sorusuna ise bir cevabım yok. Kendisinin elbet vardır.
Tek ve etkili hücumumuz Icardi’nin gol ile sonuçlanan atağıydı. Bu atak dışında son dakikalarda savunma ağırlıklı bir düzen içinde olan Beşiktaş’ın telaşını saymazsak Galatasaray’ın başka etkili bir atağını hatırlamıyorum. Şampiyonluk yolunda yenilmenin de yenilmeyi hak eden stratejik bir öyküsü olmalı…
Beşiktaş, maçı kazanmayı baştan sona hak etti. 0-1 yenik duruma düşseler bile kenarda Şenol Güneş’in galibiyete ilişkin bir planı olduğu gayet açıktı.
Bu maç, çok takdir ettiğim ve beğendiğim Okan Hocama yazar… Ancak, sonuçta sadece bir maç kaybedildi. Okan Hocanın bugüne kadar takıma kaybetti denilen maçları kazandırdığını düşünürsek bu saatten sonra her şeye rağmen Galatasaray’ın, camianın, hocanın, oyuncuların, taraftarın şampiyonluğu bırakacağını hiç sanmıyorum… Şampiyonluk yolunda elbet kayıplar olacaktır!
Doğan bey GS teknik kulübesi kadar yönetimde bu maglubiyette hatalı erken havaya girip erken nara atmaya başladılar bence balık baştan kokmuş.