Maç öncesi Ümraniyespor ve Geraldo’nun bu sezonki istatistikleri, bu maçın Galatasaray adına hem skor hem de oyun anlamında zorlu geçeceğine ilişkin aklımızdan geçireceğimiz veriler arasında her halde yer almazdı. İlk yarı Ümraniyespor’un net ve yüzde yüzlük 5 pozisyonu vardı. Bu pozisyonlardan ikisi gol, ikisi Ümraniyesporlu oyuncuların çok müsait pozisyonda olmalarına karşın Muslera’nın üzerine gelen şut ve bir de Muslera’nın iyi bir kurtarışı ile sonuçlanan pozisyonlardı...
Bu net pozisyonlar sonrasında, Galatasaray’ın kalesinde sadece ilk yarıda 5 gol görebileceği gerçeğini göz ardı edemeyiz. Ümraniyespor sağ kanat oyuncusu Geraldo, maçın özellikle ilk yarısında etkisiz kalan Kerem’in de yarattığı zaafiyetin katkısıyla formsuz ve motivasyonsuz bir görüntü veren Emre Taşdemir’in bulunduğu alanı kişisel yeteneklerinin test edildiği bir ortama dönüştürdü. Galatasaray ceza sahasına bir futbolcunun kişisel yetenekleriyle bu kadar sık girip gol tehlikesi oluşturabilmesinden rahatsızlanan ve bu durumu kabullenen bir anlayışa neyse ki Okan Hoca tahammül edemeyip ikinci yarı itibariyle nefes aldıran değişiklikleri yaptı.
Galatasaray’ın kanatlarında; hızlı, adam eksilten, dikine gidebilen, ceza sahası içinde de teknik kapasitesiyle gol pozisyonu üretebilecek, dahası Icardi’yi topla buluşturabilecek yeteneklerden biri de hiç kuşkusuz ki Yunus Akgün’dür. Okan Hoca’nın Yunus Akgün’de ısrar etmesi gerekiyor. Yunus’u kazanmak şampiyonluk yolunda Galatasaray’a büyük bir konfor sağlayacaktır. Galatasaray’ın sağ kanadı, kaliteli ayakların üretkenliğinin en etkin biçimde kullanılması için sadece fiziki kapasitesi ve kondisyonu yüksek oyunculara bırakılamayacak kadar değerli bir bölge. Icardi’nin ısrarla işaret ettiği bölgeye pas isteğini de ancak kaliteli ayaklar sağlayabilir. Bu kaliteli ayaklar kanatlarda Kerem ve Yunus, orta sahada başta Mertens ve Olivera’dır. Yunus’un ikinci yarı oyuna girip gösterdiği etkinlik, kattığı enerji ve hareketlilik bunun önemli bir göstergesi. Kerem, Mertens ve Olivera’nın formsuz bir maç çıkarmaları da hücum ve dolayısıyla da savunma hattına yansıyan problemlerin artmasına neden oldu. Bu problemlerin başında yer alan “topu efektif kullanamamak” defansif zaafiyetlerin de artmasıyla sonuçlandı. Giresunspor maçında da benzer problemler gözlemlediğimi ifade edebilirim. Bunun nedeni rehavete bağlanabilir. Avrupa ve Dünya çapında büyük başarıların altına imza atmış yıldız futbolcuları bulanan bir takımın şampiyonluk yolunda strese girebileceğini düşünmüyorum. Sonuç olarak Galatasaray, seyircisinin rakip üzerinde kurduğu muazzam baskıyla, Okan Hocanın yaptığı yerinde değişikliklerle ve kazanma isteğiyle bu maçı da lehine çevirmeyi başardı.
Sanıyorum bugünün Galatasaray adına en önemli olumlu özelliği seyircisiyle, teknik heyetiyle, sahada olan-olmayan futbolcularıyla özellikle ikinci yarı gösterilen kazanma isteğiydi. Futbolcuların her maça aynı ciddiyetle çıkıp rakiplerini ciddiye almaları şampiyonluğun ilk habercisi olacaktır.