Kabil’in Habil’i öldürmesiyle masumiyeti kayboldu insanın. Çok az sevdi, çok nefret etti, çok kahretti, çok katletti insan. Ne peygamberler ne de gönül insanları bir fayda etti. Zulmetmeye öldürmeye doyamadı insan. Gönül dostlarından, iyilikten, güzelliklerden çok savaşlar, katliamlar ve katillerden bahseder tarih. Yıllar geçtikçe insanlık nüfusu arttıkça katliam kelimesinin kastettiği ölüm rakamlarının sayısı arttı da arttı. Birinci dünya savaşında milyonlar, ikinci dünya savaşında milyonlar, Irak savaşında milyonlar yitip gitti. Bugün Afrika’da bir günde binlerce insan katlediliyor. Biz ise akşam haberlerinde boş gözlerle bakıyoruz. Sadece kulaklarımızla duyuyoruz. Şehit haberlerimizi bile artık ne kadar kanıksadık iki ahh bir vahhh deyip geçiyoruz. Nefes isimli filmi bilir misiniz? Orada bir sahnede askere nöbette uyursan ölürsün haberde senden sadece 45 saniye bahsederler der komutan. Her şehit haberinde o sözü hatırlarım. 45 saniye sadece 45 saniye… ben dakika tuttum hakikaten o kadar.
Biz niye böyle olduk niye böyleyiz bilemiyorum. Halbuki biz bu dünyaya niye geldik? Yaradan bize bana iman edin itaat edin demedi mi? Son Peygamber (AS), kurtuluşa ermeniz için Allah rızası için birbirinizi sevin demedi mi? Yaradan’ın güzel ahlakı tamamlamak için gönderdim dediği Peygamberden(AS) bir şey öğrenmedik mi? Veya Yaradan’ın Peygamberimize(AS) niye Habibim buyurduğunu hiç düşünmedik mi? Habip nedir? Sevilen sevgili dosttur. Kul Yaradan’ını o kadar çok sevmiş ki yaradan ona habibim diye hitap etmiş. Bize emredilen bu değil mi? Hem de bedava bir emir. İnsana insanlığa gönlünü açacaksın. Geceleri kuytu köşelerde saatlerce ümmeti ümmeti diyerek ağlayan Peygamberin(AS) gibi insanlık için iyilik için gözyaşı dökeceksin ferahlayacaksın huzur bulacaksın hem de beş kuruş harcamadan. Biz bunu yapamadığımız için bugün nice canlar yanıyor çocuklar katlediliyor okullara hastanelere masumların üstüne bombalar yağıyor. Sözüm ona dünyaya huzur ve barış getireceğiz diyerek nice canlar katlediliyor. Barış gelecek diye ölen insanın sayısı milyara dayandı ne barış geldi nede küçücük bir huzur dünyaya. Yunus Mevlana yılları oldu dünyada ne Yunus’dan bir nasip aldı dünya, ne de Mevlana’dan.
Halbuki Sevmek! Allah için sevmek! Aslında tek istenen bu idi insandan. Gerisi hep teferruattı. Allah için seversen bir insanı; onu üşütmezsin, onu aç bırakmazsın, onu üzmezsin, onun canını yakmazsın,o aç iken sen tok yatmaz o ağlarken sen gülmezsin. Yetimin hakkını yemez pirince taş, süte su katmazsın.
Sevmek böyle bir şey işte. Kamil insan olmanın ilk ve son şartı. Mecnuna çöllleri aştıran, Ferhat’a dağları deldiren, Mevlana’yı arzın üstünde döndüren, Itri’ye Hu diyerek üfleten, Yunus’u diyar diyar gezdiren, Hz. Ebubekr’in ciğerini dağlayan, Aziz Mahmudu Hadayi’nin elindeki suyu ısıtan şey işte sevmek. Peygamberimizin(AS) bizim için kendini helak edercesine geceler boyu ümmetii diye rabbine yalvarmasına sebeptir sevmek. Yaradan’ın sen olmasaydın Alemleri yaratmazdım buyurmasına sebeptir sevmek. Huzurun, adaletin, hak ve hukukun, barışın tek şartıdır sevmek.
Eyy dostlar! zulm ile abad olunmaz. Çocukluk yaşlılık hastalık çıktığında kaç günlük ömür kalır şu dünyada? Daha bu yazımı bitiremeden bir hastanın ölüm kararını verdim. Onunda daha yarına iş planları vardı hayalleri vardı ama ölüm onu da ansızın yakaladı tıpkı bizi de yakalayacağı gibi..
Bundan sebep üç günlük lüks, üç günlük şaşa depdebe için hakkı hakikati kaybetmeye değer mi? Bir kulu üzmeye değer mi? Bir cana kıymaya değer mi? Çalmaya çırpmaya haram yemeye değer mi?
Değmez elbet değmez ama…. sanırım bundan sonra da bir şey değişmez ama olsun bir umut işte.. Keşke bir şeyler değişse… Keşke her şey güzel olsa.. Keşke birbirimizi sevsek… Keşke, Yaradan da bizi sevse…ve bizden Razı gelse…
Saygılarımla…
Kıymetli Purof um dillerine sağlık imanda sevgi ile oluşuyor Osman yaralı
Selamaleyküm ,Harika bir yazı olmuş. Doyumsuz ve azgınlıklar çoğaldı,insanoğlu bu soruları önce kendilrine sorup cevaplayacaklar! Allah Yar ve Yardımcın olsun... Tebrikler.
Tebrikler halil hocam güzel bir yazı akıcı bir üslup