Malum son yıl içerisinde yüz yüze kaldığımız ekonomik kriz sonrası tatlı rüyamızdan uyandık ve gerçekle yüz yüze kaldık.
Halbuki ne güzel yaşıyorduk. Bizim olmayan paralarla krediler çekiyorduk. Tatillere gidiyorduk lüks arabalara biniyorduk. İkide bir ev değiştiriyorduk. Dağa taşa bağ evi dağ evi villa yapıyorduk. Hiç bu değirmenin suyu nereden diye sormuyorduk.
Üretiyormuyduk hayır. İcatlar mı yapıyorduk hayır.Ürün mü geliştiriyorduk hayır. Aksine daha da tembelleşiyorduk iş beğenmiyorduk.
Para her zaman suçladığımız malum dış güçlerden geliyordu. Bu paraları kredi ile alan iş adamlarımız sanayicilerimiz ar-ge ürün geliştirme yerine lüks arabalara binmekte kullandı. Kamuya aktarılan paralar proje veya üretim yerine şu değerlendirme toplantısını Antalya’da yapalım yok Abant’ta yapalım hayır hayır olmaz İstanbul’da yapalım da harcadık. Ankara’nın suyumu çıktı demedik. Çarçur ettik. Aslında dış güçlerin de işine geliyordu. Nasıl olsa bu paralarla bizi bir gün tırmalayacaklardı.
Köyümüzü beğenmiyorduk. İnekler kokuyor, sıcak altında çalışılmıyor,köyde oturana kız verilmiyor dedik köydeki evimizi kapattık. Koşa koşa şehire geldik. Sanki bizi kırmızı halılarla bekliyorlardı. Bir gecekonduya oturduk. Asgari ücrete orada burada ağız kokusu çektik. Şehirdeki hayatın kişiyi tüketmeye mahkum ettiğini her şeyin ölçüsünün para ile olduğunu ( hatta insanlığın bile) öğrendiğimizde hayvancılığın öldüğünü,kokusunu beğenmediğiniz ineğin etine sütüne kaymağına hasret kaldığımızı gördük. Sosyal yardım alan onunla karnı doyan milyonlar olduk.
Tabiiki burada hemen ülkeyi yöneten hükümetleri suçlayabiliriz ki elbette hepsinin hataları mevcut. Peki biz bu ülke için üretim için ne yapıyoruz.
Bu ülke için kendimiz için çocuklarımız için ne yapıyoruz? Bu büyük bir soru işareti.
Öğrencileri pamuğa sarıyoruz aman zorlanmasınlar aman moralleri bozulmasın. Ödev olmasın sınav olmasın. Aman öğretmen kızmasın. Benim çocuğum zaten zeki ama öğretmen kıymetini bilmiyor dedik… Proje ödevlerini bile çocuklarımız uyuyorken biz yapıyoruz. Okulda öğrencilerin değil velilerin projesi yarışıyor.
İş teklif edildi işi beğenmedik... İŞKUR iş var çalışan beğenen yok diyor millet iş yok diyor. Aslında az çalışıp çok kazanmak istedik... Para yok derken yine bu hain dış güçlerin yaldızlı kafelerinde bir kahveye 15 TL ödeme sivri zekalılığını sergilemeyi marifet zannettik. Hepimiz üniversite mezunuyuz ancak elimizden gelen bir işimiz yok maalesef... Eğitimli işsizlik bizim işimiz yani…
Sonuç; sonuç bu işte... öküzün altında buzağı, horozun altında yumurta olmaz... Betonla araba lastiği ile karın doymaz... Bu kadar savurganlık sonrasıda tabii ki hayat bizi tırmalar.
Proje ve fikirlerimizi üretime aktarmadıkça üniversite ve sanayimizi bir araya getirmedikçe üreten insanımıza değer vermedikçe AR-GE’ye milyar TL’ler yatırmadıkça işadamlarına yüksek teknoloji üretmeye çalışan insanlarımıza destek olmadıkça, bilimde dünyada söz sahibi olmadıkça, modern ve verimli hayvancılık ve tarım politikası oluşturmadıkça en önemlisi vatandaş olarak biz yani kendimiz çalışmadıkça kurtulamayacağız yine başkalarına mahkum olacağız.
1974 yılında Kıbrıs Barış harekatını yaptığımızda karşımıza konulan silah ambargoları şimdilerde bize savunma sanayimizi kazandırdı. Bugün gururla söylüyoruz, savunmada %70’e yakın yerliyiz…
Dolar krizi çok stratejik bir yapı olan sağlık alanında da bize ikinci yerlileşmeyi sağlamalı… Gelecek bu alanda çok vahim saldırılara gebe…Bu sebeple Tıbbi cihaz ve ilaç alanında tıpkı Aselsan gibi bir TIPSAN atağı yapmamız elzemdir lazımdır.
Bugün yetişmiş insan gücümüz işe vakıf bürokrasimiz ve elimizdeki teknolojimize bakarak çok daha avantajlıyız sadece biraz daha duyarlılık ve öncelikleme gerekli…
Saygılarımla.
Dr.Halil ULUTABANCA
hocam seni tanimasam ekonomi yazarı zannederrdim;guzel ifade etmissiniz agzina saglik.
Mükemmel bir tespit. Ama anlayacak ve uygulayacak nesil azaldı.
Hocam Ağzına sağlık olsun, Yazdığın Kalemin mürekkebi bitmesin inşallah... Çok doğrusun...
Halil kardeşim eline yüreğine sağlık çok güzel ifade etmişsin. Çok iyi bir beyin cerrahı olduğunu biliyorduk ama yazarlığında aşağı degil. Selamlar.
Sn doktorum, kaleminize sağlık, cok dogru söylüyorsunuz; ozellikle saglik alaninda cok büyük bir bosluk var, yerlileşme adina. Bu alanda insallah öncü sizler olursunuz..