Çocukluk yıllarımda, yani 80’lerin sonu 90’ların başında şimdiki gibi bilgisayarlar, tabletler, playstation gibi oyun konsolları vesaire yoktu. Mahalledeki arkadaşlarımızla sabahın erken saatlerinde başlayarak akşam ezanı okunana kadar o sihirli topun peşinde koşardık. O zamanlarda mahalle futbolunun bile kendine has kuralları, amiyane tabirle kendine has bir raconu olurdu ve çocuk aklımızla da olsa kimse asla hak, hukuk, adaletten uzaklaşmazdı. Bugüne geldiğimizde ise artık televizyonlardan izlediğimiz çocukluğumuzun bu güzel oyununu ellerimizden aldılar. Önce bilgisayar oyunları ile çocuklarımızın elinden, sonrada bizim jenerasyonumuzum elinden. Öyle ki artık bırakın televizyon yada stadlarda zevk alarak bir futbol maçı izlemeyi; adaletten yoksun, seyir zevkinden uzak, sadece kavga ve holiganlıkla besledikleri, kendi takım taraftarına şirin göründüğü için eğitimsiz fanatiklere yorumlattıkları ve içini tamamen boşalttıkları, insanları soğuttukları adına ise hala 'futbol' dedikleri oyunu karşımıza koydular. Özellikle son yıllarda topluma öyle bir fanatizm yüklediler ki rakibiniz güneşin rengi sarı dese, siz hayır sarı değil siyah demek durumunda kaldınız. Herkes kendine göre bir adalet sistemi geliştirdi, kimse ortak paydada birleşmeyi düşünmedi, düşünemedi. Bugün ona yapılıyorsa yarın da bana yapılır diye aklına getirmedi. Tam tersine dün de bana yapılmıştı dedi ve rakibin uğradığı haksızlıkları alkışlayarak bunu yapan güruha paye verdi.
Aslında bu gelinen durum benim için çok fazla sürpriz olmadı sizler için de sürpriz olmamalı. Tabi eskiyi bilenler, dünyada oynanan futbolun kalitesini, sistematiğini görenler ve ben 'Bizde neden böyle olmuyor?' diye hayıflanıyoruz ama biz buyuz ve sanırım kısa vadede yapacak çok fazlada bir şey yok.
Neden sürpriz olmamalı sorusunun cevabı ise bence çok basit. Maalesef ülke olarak ve bu ülkenin bireyleri olarak zaten çoğu şeyi doğru yapamıyoruz. Devenin verdiği örnek misali 'Neremiz doğru ki futbolumuz doğru olacak!' Ekonomi, Eğitim, Sağlık, Adalet, Vergi Sistemi, Trafik, SİYASET vs. hangi sistemimiz dört dörtlük çalışıyor ki futbolumuz adil, düzgün ve mükemmel çalışacak. Trafikte, bankada, fırın kuyruğunda bile insanlar bir diğerinin öncelik hakkını gasp ederken futbol mu adil ve düzgün olacak. Bu anlamda da dünyanın hatta Avrupa’nın çok gerisindeyiz ve yine bana göre bu durumda bile hak ettiğimiz yerdeyiz.
Ülkedeki hangi sistemimiz düzgün çalışıyor derken Siyaseti özellikle büyük harflerle yazdım. Dikkatin çekilmesi gereken yer maalesef orası. Ülkemiz siyasilerinin ülkedeki A’dan Z’ye her noktaya ilgili ilgisiz temas etmesi ve temas ederken de ülkenin siyasetine yaptıkları gibi dokundukları her şeyi berbat etmeleri.
Dünyanın hiçbir ülkesinde siyasetin ülkemizdeki kadar her detaya bu kadar hâkim olduğunu sanmıyorum. Bu şekilde başka bir yer var mıdır bilmiyorum? Ama Patagonya'yı da saymıyorum. Emin olun bizim ülkemiz bu anlamda tez konusu olur. İktidarından muhalefetine her anlamda sorunlu bir yapıyı temsil ettiğimiz yadsınamaz bir gerçek. Mesela bir yerde STK seçimi olur şehir farketmez ama -Kayseri'de bu konuda tez konusu olur- siyasiler oradadır, TFF başkanlığı seçimi, MHK seçimi, Baroların seçimi hatta kulüplerin başkanlık seçimleri, yani aklınıza siyasetin girmemesi gereken en ufak bir kuruma dair nasıl bir durum olursa olsun ‘bizden birileri’ olmalı bakış açısı yüzünden siyasiler oradadır ve müdahil olur. Ve tabi ki siyasetin girdiği yerde de kaosun hâkim olmaması imkânsızdır. Ülkemizde topçu ve popçudan daha çok siyasiler meşhurdur, gençlerimiz bile sokak ropörtajlarında 'parti' kelimesini duyduklarında yaşları itibariyle müzikli bir eğlencenin çağrışım yapması beklenirken siyasi parti anlamı çıkarırlar, maalesef bu bile durumun bir özeti aslında.
Belki ülkemizin zirve de görünen en önemli sorunu eğitimsizlik ama ben eğitimsizlik kadar siyaseti de bu listenin en başına ekleyebilirim çükü siyaset her alanda her ortamda üzerine vazifeymiş gibi her detaya parmak sokması bunun en önemli örneği. Kaldı ki yerelden ulusala kadar baktığımızda gördüğümüz son 25 yılın siyasi arenasında hep aynı isimler, hep aynı resimler, hep aynı vekiller, hep aynı başkanlar… Ama bir arpa boyu yol kat edemediğimiz gerçekler.
Yazımın başlığına değinecek olursak dediğim gibi aslında çok güzel bir oyundu futbol; yaşlısından gencine, zengininden fakirine herkesin sevinç, hüzün, heyecan ve mutluluğu paylaştığı, toplumları bir araya getirmenin çok basit ve kolay olduğu bir oyundu futbol. Siyasetin girdiği yerde adaletin kaybolması gibi toplumların en çok ortak nokta bulduğu güzel bir oyunu el birliği ile bozduk. Önce Passolig çıkardık taraftarı etiketleyerek stadlardan kaçırdık, sonra VAR sistemi dedik oyunun heyecanını kalibresiz hakemlerin eline bırakarak kirlettik. Aslında hepsi de özünde çok güzel uygulamalardı, teknolojik, güvenli belki olması gereken ve hepsinin amacı da adalet duygusunun pekişmesine yardım etmekti ama biz bu sistemleri bile kendimize göre kestik, biçtik, yonttuk, kendimize uydurduk ve sonucunda bozduk.
Kısacası ülkemizin dışında oynanan futbol da, yapılan siyaset de ekonomileri, eğitim sistemleri, yaşam kaliteleri, insan hakları maalesef bizlerden çok daha iyi. Umarım Cumhuriyetimizin 100. Yılına az bir zaman kalmışken Atamızın ülkeyi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma hedefi doğrultusunda, hangi adım atılması gerekiyorsa atmak için çok geç kalmamışızdır.
Sağlıcakla kalın.