YILLARDIR KAYSERİ’DEYİM AMA YENİ GÖRDÜM MUHTEŞEM
BENCE SİZ DE HEMEN GİDİN GÖRÜN VE ORAYA AŞIK OLUN... ! BİZ OLDUK ... !
Çok kalabalık ama
Anlaşılmaz bir şekilde sakin... !
Büyük bir göl var...
İçinde ördekler, kuğular, ve hatta
Siyah kuğu bile var.
Ağaçlık, serin ve şehirden uzak ama
Şehre yakın...
Herkes bu kumaştan bu elbise,
Nasıl çıktı diye soruyor şimdi.
Çünkü neredeyse imkansıza
Yakını başarmışlar...
Metrelerce derinlikte çamur ve
Balçık dolu olan bir sözde göle, el atmışlar.
Sabır ve inatla, adeta iğneyle
Kuyu kazar gibi gıdım gıdım
ilerleyip ortamı bir doğa harikasına
Dönüştürmüşler.
Lafa aramızda akıllı işi değil yani.
Kayseri merkezine 5-6 km.
Son noktada, gölün olduğu bölgeye
Kadar inmeden, burayı göremiyorsunuz.
Ama görünce de, bir gizli bahçe
Gibi, katledilmeden farkedilip
Bu hale getirildiği için de dua ediyorsunuz.
Ve ayrılmak istemiyorsunuz.
Ben ve ailem, Pazar günü ne yapalım dedik,
Hadi buraya gidelim dedi çocuklar.
Duymuşlar ... !
Tamam dedim...
Gittik..
İyi ki, gitmişim.
Kayseri’nin yorucu ve sıcak şehir
Merkezi havasından sıyrılıp,
Tamamen doğal, sakin ve dingin
Yeşilin, gün batımıyla dansına
Tanık olabileceğiniz muhteşem bir yer.
Personelinin tamamı harika,
“Özel eğitim mi aldınız güler yüzünüz
Ve uçarcasına verilen hizmetler için”, diye sordum.
Görevimiz dediler ve yine tebessüm ettiler.
Biz gittiğimizde, Kerami adında genç bir yönetici
Vardı, Göl Kafe’de görevli.
Ama öyle böyle değil.
Fırtına mübarek, yahu adam bir dakika yerinde
Durmaz mı ?
Durmuyor...
Ama bundan dolayı da, gelen müşteriler
ayakta sıra beklerken dahi, sokranmıyorlar,
çünkü Kerami'nin ve tüm ekibin, onlar için
nasıl koşturduğunu, canlı şahidi olarak izliyorlar.
Bir iki genç çalışanı, göl kafenin bir yerlerine gönderiyor,
Ordan masa getirtiyor, iskelede bir yer açıp oraya
Koyuyor, ayakta bekleyen bir grubu daha oraya alıyor.
Derken, göz işaretleriyle siparişleri takip edip
Yönlendiriyor.
Velhasıl, oradaki herkes sanki oranın sahibi gibi, hizmet neferi adeta.
Bu şiarla gelen misafirlere olanın en iyisini sunmak için,
Hizmet voltranı oluşturuyorlar, sürekli.
Herkes bir ucundan tutuyor.
Bu arada bir olaya şahit oldum ve yok artık
Pess dedim... !
Niye mi ?
Anlatayım...
Gölün üzerine kurulan birkaç iskele,
Iskelelerin üzerinde de masalar var.
Gölün kıyısında yemek yiyor, çay kahve içiyorsunuz.
Bu tarafa araç girişi yasak,
Baktım bir araç geliyor. Önde de motorlu güvenlik.
Aha dedim torpilli biri geliyor. Bekledim, görmek istedim kim bu torpilli diye.
Doblo tipi araba bizim oturduğumuz iskeleye kadar geldi,
garsonlardan biri hemen seyirtti, ön sağ kapı açıldı
ve yaşlı bir kadın indi. Bir ayağı sakat,
koltuğunun altında koltuk değneği. Onun yardımıyla iskeleye
bir iki adım attım. Baktım onu yürütmemek için hemen
orda boş bir yer budular ve oraya oturttular.
Sonra onu getiren araba yine, koruma nezaretinde
döndü ve olması gereken yere, otoparka gitti, park etti.
Kadının yakını olduğunu sandığım sürücü de geldi ve yaşlı teyzenin yanına oturdu.
Torpil değil insani bir yaklaşımmış..!
Bu arada tek gözüme çarpan “yanlış” şu oldu
Sanırım, menüdeki fiyatlar 1990’lardan kalma.
Ordaki et yemeği fiyatlarına şimdi Kayseri’de,
Sadece bir kahve, hadi bilemediniz iki kahve,
içebiliyorsunuz. Bu “yanlışı” da Başkan’a söyledim.
Güldü ve ekledi “ironi yapıyorsunuz haklısınız ama
belediye olarak hizmeti kusursuz yapalım,
kar etmeyelim, zarar da etmeyelim bize yeter”
En güzeli de ne bizim için biliyor musunuz ?
Yeşillik, göl, kuğular, ördekler,
Zaman zaman esen hafif serinlik
Ve içinize doyasıya çekebileceğiniz
Tertemiz bir hava..
Evet mesire alanı,
Evet piknik yapabiliyorsunuz ,
Evet koşturup, oynayabiliyorsunuz,
İskelelerdeki masalarda yer
Bulabilirseniz oturup, ördeklere ekmek
Dahi atabiliyorsunuz...
Ve tüm bunları yaparken burnunuza
Bir gram kömür, odun, ateş yani
Mangal kokusu gelmiyor.
Ortalık duman altı değil ve güzel
Bir ortam harika şekilde korunmaya
Devam ediliyor.
Kayseri’deki benzer piknik alanlarının
içinde sadece burada “MANGAL YASAK”
Ve iyi ki de, yasak.
Arkadaş, bu kadar güzelliği yüz gram
Tavuk kanadı yiyeceğim diye
Kimsenin rezil etmeye, dumana
Boğmaya hakkı yok.
Çok istiyorsan, git Beştepeler’e ya da,
Buraya gelmeden bir süre benzer
Yerler var yol üstüne, oralara kur mangalını.
Ama burayı lütfen doğaseverlere bırakın..
Burası neresi mi ?
Talas Belediyesi’nin sınırlarında kalan
Zincidere, 100.yıl Mesire alanı.
Talas Belediyesi’nin YİNE, çok AKILLICA
ve doğrudan, VATANDAŞA DOKUNAN
harika bir doğasever hizmeti.
Talas belediyesi bu işi biliyor.
Daha doğrusu, sözüm meclisten dışarı ama
At sahibine göre kişniyor.
Sadece Zincidere Mesire alanı değil,
Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın bey,
gerçekten bu işi biliyor,
Yani, vatandaşın neye ihtiyacı olduğunu,
onun gözüyle görüp yapıyor.
İşte Zincidere Mesire Alanı,
İşte 7/24 açık kütüphane
Işte, 360 kafe
Ve işte Şeffaf Oda uygulaması ..
Yine mesela işte, çiftçilere, gübre saçma makinası, koyun yıkama, yününü kırpma hizmeti,
Belediye mahallenizde,
mahalleniz kışa hazır mı hizmeti ve daha niceleri.
Hani bir reklam vardı yıllar önce,
Salonda otururken pat diye harika demlenmiş
Çaylar geliyordu, misafirler de soruyordu
“mutfakta biri mi var“ diye..
Evet Talas’da mutfakta biri var..
Kim mi ?
Özhaseki’nin yıllarca yanında yetiştirip
Sonrasında da, önünü açarak, uygulama ve hizmet
Alanına soktuğu isim, belediyeciliğin doğrudan
Vatandaşa dokunup hizmet etmek olduğunu,
iliklerine kadar anlamış ve Erbakan döneminden kalan gönül belediyeciliği anlayışını her fırsatta uygulayan,
Nihayetinde Özhaseki sınavından geçmiş olan isim,
Mustafa Yalçın...
Ayrıca,
yeri gelmişken şu taşı da gediğine koyayım,
enazından Kayseri’de, belediyecilikte her biri
Ekol olan diğer Belediye Başkanları gibi,
Mustafa Yalçın’ın da, hizmet etmediği için,
Düşük oy aldığını söyleyenleri Allah taş eder, bilesiniz.
Teşekkürler Başkan Mustafa Yalçın ve
Diğerleri....
Bu methiyeler neden yapıldı acaba