İnsan ilişkilerinin en derin sularında yüzen aşk, kimi zaman karmaşık, kimi zaman ise belki de tek gerçek olan denizdir. Bir insanı tanımak için yeterli olan zamanken, bir insanın zihinsel derinliklerine dalabilmek, yaralarını görmek, geçmişini keşfetmek ve dününden doğacak yarınlarına dokunmak gerekir. Çünkü aşk, bilinçaltının özel sinyalleriyle aydınlanarak ortaya çıkan, anın kalp ritmini yükselten bir dans gibidir. Bu dansa defalarca katılabiliriz, çünkü yaş ve deneyim arttıkça, bilinçaltındaki bilgi birikimiyle birlikte içimizdeki dürtüler de değişebilir. Ancak asıl mesele, aşık olamamaktır. Eğer hiç âşık olmayan birini gördüyseniz, sebebi biriyle karşılaşmamış olmak değil, henüz kendisini hayatın içinde konumlandırmamış olmasıdır. Bu da derin bir felakettir çünkü demek ki o kişi, hiç kendi gözyaşını silmemiş, arayıp da bulamadığı hiçbir şeyi olmamış, hiç istediği gibi sevilmemiş ve içinde aidiyet hissettiği bir anısı olmamış demektir. Çünkü aşk, akıp giden gözyaşındaki damla kadar aradığın her şeyi bulma güdüsüyle, kendi anının kahramanı olma arzusuyla şekillenir. Aşkı sadece arayanlar bulur. Kaybettiğin, yoksunluk hissettiğin şeylere karşı yarım olmanın isyanı ile tamamlanma güdüsüyle hareket edersin. Sevgiye ise bulanlar sahip olur, bu yüzden aşkta aradığını bulan sevgiyle harmanlanır. Herkesi her şeyi sevebilirsin, kendince birçok sebepten. Mesela egonun dürtüsünden, tatmin isteğinden, bencillik seviyesinden dolayı sevebilirsin. Bütün kavgaların sevmediğinden gibi görünse de aslında çok sevdiğindendir. Sevginin en büyük düşmanı insandır. Çünkü insan değişimin öncüsüdür.
Değişen, evirilen seninle birlikte olgunlaşan bedenin ve ruhun, artık kendi ritminde dans etmeye başladığı an, sen son aşkına ulaşmışsındır ve adına yeni bir hikaye yazılmıştır: aşk, sevgi, alışkanlık ve insanlık.
Aşk, iki kişilik bir yalnızlıktır. Kalbin küçülür ve sadece ona yer vardır. Aşkla yalıtılmış kalbin, ne ses duyar ne de içindeki sesleri dışarıya duyurur. Birkaç sarsıntı ve fırtınanın ardından, yalıtımlı kalbinde bir çatlak oluştuğunda ve etrafında insanların varlığını fark ettiğinde, yitirilmiş güveninin düşük frekanslı notaları eşliğinde bir aydınlanma oluşur; kalbin büyür, iki kişilik yalnızlığın, çoklu yalnızlaşmaya evirildiği bir serüven başlar. Tüm bunlar yaşanırken, onun odası dâhil, onlarca odalara bölünmüş büyümüş yüreğinin odalarında ışıklar bir yanıp bir sönerken, benzer aydınlıklar veya zifiri karanlıklar dahi olsa, gözün kapalı bulduğun o yer, o oda bir zamanlar âşık olduğunun yeri ise bu sevgin alışkanlığa dönmüş demektir. Artık âşık olduğundan değil sevdiğin için kalmışsındır hatta sevdiğin şüphesi kafanı kurcalasa da demir atmak istediğin için kalmışsındır.
Aşk güzeldir, sevgi fevkalade, alışkanlık ise; Aşkı bulup sevgiyi yaşamış olmanın tesellisiyle hayatın üstünde durup, altı yokmuşçasına yaşamak gibidir. Zor sevenlerin, zor sevgiden geçenlerin, kendini sevmek için çıktıkları yolda başkasını kendisinden daha çok sevenlerin düştüğü denizdir alışkanlık. Fakat alışkanlığın sana zarar vermiyorsa, kendini yaşayabildiğin bir ortamda, temiz bir atmosferde dans ettiğin özünle harmanlanmış sevdiğin seni şifalandırıyorsa o zaman alışkanlık iyidir, güvenlidir. İnsan değişime, dönüşüme yatkın bir varlıktır; duyguları ya genetik faktörler ya da çevresel dürtülerden değişebilir. Bazen huzurun dinginliği, şifalanmanın kaygısızlığı, ihtimallerin tahmini, hissi kalben vukuunun zirvesi insana kendisini dalgasız ve rüzgarsız bir okyanusun tam ortasında sevdiği ile ilerlemeden durduğu düşüncesine itebilir; bu durum rahatsız edebilir, bir ihtimal daha olmalı hayatın altının üstünde güzel olmadığı ne malum diyorsan işte bu ihtimali sorgulamak, inanmak, alışkanlığın tükendiği sıfırcı noktadır. Aşkı bir kenara itmiş sevgiyi hiç etmiş ve alışkanlığı tüketmişsen, ilişkinin sıfırıncı noktasındasın demektir, o zaman eksiye düşmeden gitmek, insanlıktandır. Ne kalbinizin odasında tutsak kalın, ne de odaları bir bir yakın. Çünkü aşk, insanların güvenle sığınmak istediği limanıdır; bu limandan giderken ya da bu limana gelirken seferinizi gemileri yakmadan bitirin, bitirin ki zararınızla ziyan olmayın.
AŞKI YAŞAMADAN İNSAN OLDUM SANMAYIN AMA AŞKI BULDUĞUNUZDA İNSANLIĞINIZDAN OLMAYIN.
Çok karmaşık bir yazı olmuş süslü kelimeleri bulacağım diye saçmalamış ,siniz