Sen kimsin? Neden hâlâ kendini sevmiyor ya da kabullenemiyorsun? Neden travmalarını tanımıyorsun? Ne zaman karanlığa gömdüğün geçmişinin ışıklarını açacak ve kilitlediğin kapıların kilitlerini kıracaksın? Her yerde gözler görüyorum kör, her yerde yüzler okuyorum sözleriyle duruşları çelişen, her yerde korkan ve kendi çığlıklarını duyamayanların seslerini duyuyorum. Peki ya sen, kendini ne zaman keşfedecek ve kendine bir şans vereceksin? Bedenin kalbini taşımaya meyilliyse, kalbinin yükü de ağır gelmez omuzlarına. Şans ver aynadaki iki ayaklı mahlukata.
Başkalarını hayatımıza alıyoruz, onları tanımaya, sevmeye,onlarla arkadaş ya da eş olmaya çalışıyoruz, hatta çocuk yapıp büyütmeye çabalıyoruz. Peki, kim olarak? Arkadaşlarımızı, çocukken oyunlarına alınmamanın yarattığı travma ile sürekli kendimizi sevdirme ve kabul ettirme çabasıyla seçiyoruz. Bizi sevsinler, kabul etsinler diye kendimizden imtiyazlar veriyoruz çünkü çocukken bizi ancak öyle kabul etmişlerdi. Eşlerimizi, aileden gördüğümüz sevgi, şiddet, korku yada aşkla seçiyoruz çünkü biz neyi gördüysek öğrendik ve onu doğru bildik. Bugün kadınların şiddete boyun eğişi, korkuya dirençle karşılık vermeyişi, aşık oldum deyip hiç olmayacak ilişkilere yönelişi bu yüzden. Çocuklarımızı ise başarılı ve ödüller kazanan bireyler olmaları için yetiştirmeye çalışıyoruz. Çünkü bize öyle olunursa daha zengin olunur, daha mutlu olunur diye aşılandı.
Travmaların Hayatımızdaki Rolü
Bizi biz yapan, duygularımıza yön veren yaşadıklarımızdır; çoğunlukla da travmalarımız. Yalnızca bizim değil, bizi büyütenlerin travmaları da bizim travmalarımız olur. Aile, Türk Dil Kurumu’na göre “aynı çatı altında yaşayan insan toplulukları” olarak tanımlanır. Oysa aile tanımı,’’ ortak bir travmatik gen havuzunda, bata çıka hayatta kalmaya çalışan bir topluluk’’ olmalıdır. Hepimizin travmaları var.
Peki, travmalarınızı bilmek neyi değiştirir? Genellikle hiçbir şeyi, ama bazen her şeyi. En temelde, kendinizi tanımanızı ve anlamanızı sağlar. Travmalarınızı bilmemek, bilmediğiniz bir dildeki kitabı okuyup, anlamaya çalışmak gibidir. O dili öğrenir ve kitabı öyle okursanız, onu anlarsınız, kendinizi tanımlar, kendinize kızmaz ve kendinizi suçlayamazsınız. Böylece daha çok sarılıp kendinize, gülümseyerek kalbinize dokunur ve uykusundan uyanan travmanızla barışırsınız.
Travmaların Günlük Hayatımıza Etkisi
Birçok insan, travmalarının farkında olmadan hayatını sürdürür. İşte bu yüzden, iş yerinde ani tepkiler veren birini gördüğünüzde, belki de onun çocukluğunda yaşadığı bir zorbalık anısının tetiklendiğini bilmezsiniz. Ya da sürekli olarak mükemmeliyet peşinde koşan birinin, ebeveynlerinin yüksek beklentileriyle büyüdüğünü ve hata yapmaktan korktuğunu anlamayabilirsiniz. Bu tür davranışlar, genellikle geçmiş travmaların gölgesinde şekillenir.
Travmalar, genellikle bilinçaltımızda saklı kalır ve günlük davranışlarımızı etkileyebilir. Travma atağı geçiren bir kişinin aksiyonist davranışını kişiselleştirip karşı atağa geçerseniz, hiç kazanamayacağınız bir savaşın içinde bulursunuz kendinizi, kaldı ki hiçbir savaşın kazananı da kaybedeni de yoktur. Herkes zararlı çıkar. Bu gibi durumlarda, karşınızdaki kişinin söylediklerini önemsemeyin, çünkü muhtemelen konuşmasının üçüncü dakikasında sizinle değil, asıl travmasının mimarıyla konuşuyor. Siz de böyle bir durumda kalırsanız, bir adım geri çekilip uzaklaşarak bir kere burnunuzdan derin nefes alıp ağrınızı verin, gözlerinizi kapatıp açın ve fırsatınız varsa ortamı bir süreliğine terk edin, yoksa da beyninizi komut verin o sana değil seninle özdeştiği travmasının atağını geçiriyor deyin ve hafızanızı kapatın ki kayıt altına alıp kodlamasın o anı. Ne bir başkasını mağdur edin nede herhangi bir mağduriyete maruz kalın iletişimlerinizin anın içinde olduğundan emin olun.
Kendimizi Tanımanın Önemi
Travmalarınızı tanımak, onları yönetmenin ilk adımıdır. Bu, travmalarınızın sizi nasıl etkilediğini anlamanızı sağlar ve iyileşme sürecinin temelini oluşturur. Kendinizi tanımak, bir yolculuktur; bu yolculukta travmalarınızı anlamak ve onlarla yüzleşmek, hem kişisel hem de duygusal olarak büyümenize katkıda bulunur. Bu süreçte hem kendinize hem de travmalarınızın mimarlarına nazik ve sabırlı olmalısınız, çünkü iyileşme zaman alabilir ve bu tamamen kabullenme ile doğru orantılıdır. Sevmeye ve affetmeye önce kendinizden başlayın, her şeyiyle kabul edecek duygu yoğunluğu yaşadığınız insanlara sonra geçersiniz.
Travmalarla Başa Çıkma Yöntemleri
Travmalarla başa çıkmanın birçok yolu vardır. Çoğu kez terapist koltuklarında anlatılanlar, kişinin hissettiklerinden ziyade ona hissettirildiğini sandığı duygulardır. Bu aşamada yaşanılan ve yansıtılan olayların sahiciliği tartışılır, o yüzden anlatılanın anlaşılmasından çok, salt benliğinizin hissettiklerinin anlaşılması arzusu ile ilgilenmelisiniz. Bu anlayış, profesyonel kişilerce sözlü anlatımlarda elde edilen veriler eşliğinde değil, daha çok beden dili okunarak ve beden dilini ehlileştirip meditasyonlarla, sanatın birçok dalı ve spor gibi aktivitelerle olabilir. Dışavurum tepkimelerinizle rahatlamanız sonucunda anlaşılırsınız ve bütün bunlar, travmalarınızla başa çıkmanızı kolaylaştırır.
Bunun yanı sıra, destek grupları ve sosyal bağlantılar da iyileşme sürecinde önemli bir rol oynar. Diğer insanların benzer deneyimlerini paylaştığı ortamlarda bulunmak, yalnızlık hissini azaltabilir ve ortak bir anlayış geliştirebilir. Ayrıca, kendinize zaman tanıyarak ve sabırlı olarak travmanın etkileriyle başa çıkarken kendinizi daha güçlü hissedebilirsiniz.
Sonuç
Her yara bir hikaye anlatır ve her hikaye, yaşadığınız hayatın bir parçasıdır. Hiçbir canlının dünyaya gelişi öylesine gelip geçsin diye değildir, herkes bir amaç için dünyaya gelir. İyileşin sonrada dünyaya gelişinizin sebebini bulun, tüm bunlar için travmalarınızı sarıp özünüzü bulmalısınız çünkü en büyük iyileşme, insanın kendini keşfetme ve amacını arama yolculuğunda başlar. Yolculuk nihayete ulaşmasada, nihayet yolda olmak bile güzeldir.