Ülkemiz 6 Şubat’ta yüzyılın en büyük felaketini yaşadı. 11 ilde etkili olan depremde 45 bini aşkın vatandaşımız hayatını kaybetti. Hatay, Osmaniye, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Kilis, Adana ve Elazığ da çok ev yıkıldı. Yaşanan bu depremde arama-kurtarma çalışmaları devam ederken birçok ahlaksızlık yaşandı.
Her ne kadar İçişleri Bakanlığı yok dese de deprem bölgesinde yağma olayı yaşandı. Yağmacılar depremi ganimet bilip enkaz bölgelerinde ve yıkılan işletmelerde ihtiyacı olmayan şeyleri çalma cihetine gitti. Bazı ahlaksızlarda yardım Tırlarının önünü kesmek suretiyle bu girişimde bulundu. İktidar, bunu yağmacılık olarak düşünmese de sorgulanan, adliyeye çıkarılan kişi sayısı hatta tutuklanan sayısı belli.
Peki, ahlaksız sadece bununla mı kaldı?
Hayır!
Yaşanan depremi ganimet bilen bazı şeref yoksunları emlak fiyatlarını iki hatta üç katına çıkardı. Özellikle Mersin, Kayseri, Mardin, Sivas gibi depremzedeler yoğun akın ettiği illerde satılık ve kiralık ev fiyatları rekor artış seviyesine geldi. 2 Milyon TL’ye satılan villalar 4,5 milyon TL’ye yükseldi. 3 bin TL olan 3+1 ev kira fiyatları 7 Bin TL’ye yükseldi. Sadece ev fiyatları değil, bazı temel tüketim fiyatları da bundan nasibini aldı. Tavsiyem ülkemizde bu ahlaksızlar, bu ahlaksızlığa çanak tutan BAZI emlakçılar derhal meslekten men edilmelidir. Mesleki ruhsatları ellerinden alınmalıdır. Hatta gıda sektöründe yaşanan ifşa gibi bu kuruluşlar Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından kamuoyuna ifşa edilmelidir.
Ahlaksız denilince sadece bununla kalır mı?
Depremin son ahlaksızlığı da 11 Haziran 1868 yılında kurulan Kızılay’da yaşandı. Ülkemizin 11 ilinde felaket yaşanırken, 45 bin insan yaşamını kaybederken, 100 insan yaralanırken, milyonlarca insan sokakta kalırken Kızılay, deposunda yurt dışına gönderilmek üzere hazırladığı çadırı, insanlara yardım amaçlı kurulan Ahbap’a ücreti karşılığında sattı. Depremin ilk günlerince on binlerce insan çadır diye haykırırken, Kızılay’a bu çadırları kurmak yerine Ahbap’a sattı. Bunu anlamak, kabullenmek mümkün değil. İlk duyulduğunda kesinlikle satılmadığı diyen Kızılay yetkilileri daha sonra sattık ama geliş fiyatına sattık dedi. Sadece çadır mı? Gıda da çok ciddi orada satış gerçekleşmiş. İnsanların yeri geldiğinde kanını yeri geldiği malını gözünü kırpmadan bağışladığı Kızılay, yaptığı satışlarla insani değil ticari bir kurum haline gelmiştir. Konuyla ilgili Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, “ Haberim oldu, arkadaşları eleştirdim” şeklinde cevap verdi. Bu kabul edilmeyecek olay karşısında yapılabilecek en onurlu davranış kesinlikle istifa etmektir. Hata karşısında istifa etmek farklı ancak anlamlı bir meziyettir.
Depremin üzerinden neredeyse 27 gün geçmesine rağmen halen eksik kalınan hususlar var ama bu durum giderilecektir. Kimse devletten büyük değildir. Ancak ülkemiz fırsatçılık yaparak halka ihanet edenleri derhal tespit etmeli ve yargılayarak cezasını verilmelidir.
Not: Enkaz kaldırma, konteynır kent kurulumu ve yeni binaların ihale şekilleri ve alan firmaları ile ilgili araştırmalarımız devam ediyor. En kısa zaman kaleme alacağım.