Bu sefer sözüm meclisten içeri dostlar. Bizim cenaha yani. Ortalık ana baba günü! Gazetecilerden ziyade gazetecilikten geçinen yalakalarla dolmuş. Hemen yandaşlar geldi aklınıza biliyorum ama bu sefer sözüm sadece yandaşa değil, candaşa da aynı zamanda.
Gazetecilik sormaktır, sorgulamaktır, bilgiyi en tarafsız biçimde alıp vatandaşa aktarmaktır.
Engelleri aşmaktır. Korkusuz, mert ve cesur olmaktır. Gazetecilik icra ederken yarınını düşünmemektir, kendi güzel günlerinden fedakarlık yapmaktır bazen.
Şimdi meydan sözde gazetecilere kalmış. Soru desen sormaz, bilgi desen vermez. Oturur okşar karşısındakini. Dedim ya sözüm bu sefer candaşa... Aman o rahatsız olmasın!
Yandaştan zarar da gelmez aslında, bilirsiniz çünkü ne olduğunu. Ama söz konusu candaşsa eğer, bir destur çekmekte fayda var. Tehlikelidir, çünkü özünde ne olduğu da belli değildir. Onun tek derdi koltuktur, paradır, ünvandır. Gerisi laf-u güzaf. Adam gibi adamlık beklemek abes kaçacak elbet ama biraz omurga istesek çok da açgözlülük yapmış olmayız kanımca.
Dedim ya sözüm meclisten içeri diye...
Gazeteci adam sorar, sorgular. Kimseye yandaş olmaz. Sormayan, sorgulayamayan gazeteci(!) ya kalemini satmıştır ya da karakterini. Pardon, gazeteci dedim. Atın satılık kalemleriniz ile birlikte o beş para etmez unvanlarınızı!
Sahi gazetecilik hikaye di mi, mesela ünvanlarda.
Kaleminize yüreğinize sağlık.
Kalemine yüreğine sağlık helal olsun.Bu ülkenin senin gibi cesur , lafını esirgemen,soran ,sorgulayan, karakterinden,kişiliğinden ne olursa olsun asla ödün vermeyen, yüreği kocaman sevgi dolu gençlere ihtiyacı var.Helal olsun