Acıdan devşirilen siyaset, siyasetten doğan hırs, hırsın mahkum ettiği çaresizlik...
Sınır tanımaz bakanlar, küstah açıklamalar, siyasetin kirli yüzleri. AKP için siyasetin ne ahlakı kalmış ne de sınırı.
Depremin ilk günüydü. Ömer Çelik... AKP'nin sözcüsü. Çıktı dedi ki: Cumhur İttifakı olarak sahadayız.
Vahit Kirişçi, Cumhuriyetin en büyük sosyal konut projesine imza atacağız dedi. Cumhuriyet tarihinin en büyük yıkımında imzaları yokmuşçasına.,
Yersiz, zamansız, söylenmemesi gereken bir söz varsa onu da söylese söylese 'Soylu' söyler elbet: CHP'yi hedef aldı, enkazın altında ulaşamadıkları 10 binlerce vatandaş, yurttaş varken.
El-insaf! El-vicdan! El-ahlak!
Ne kadar yabancı kelimeler onlar için değil mi? Bir o kadar da üzücü ve dehşet! Ömer Çelik bu açıklamaları yaparken enkaz altında kurtarılmayı bekleyen 200.000 can vardı, Cumhur İttifakı sahadayken anlayacağınız.
Beceremedik, yine bulaştırdık elimize yüzümüze. Yapılan tatbikatların hiçbirinde yıkılmamıştı binalar, yutmamıştı enkazlar insanları. Sahi, neden oradaydı insanlar, neden binaların altında?
20 yıllık iktidarlarında ne yaptılar, yandaş müteahhitlerini korumaktan başka? Duble duble yaptıkları yollar da duble duble yıkıldı, insanlıkları da aynı zamanda...
2018 yılında müjde diye verdiler insanlara ölüm haberlerini. İmar affı diye de süslediler bu toplu cinayeti. Amaç vatandaşı ev sahibi mi yapmaktı yoksa kaçak otelleri olan yandaşları mı korumaktı meçhul. Ama o rant dalgası yuttu binlerce insanımızın bedenini.
Kin beslediğinizin zekatı kadar yürüseydiniz Atatürk'ün yolundan, hakiki mürşidi; yani ilmi takip etseydiniz... Dinleseydiniz 10 yıllardır 'geliyor felaket' diye bağıran bilim insanlarını, yaşıyorduk şimdi.
Kader... Deprem kader midir yoksa iş bilmezlerin mecbur bıraktığı son mu? Depremle mi yıkıldık, yoksa depremden çok önce yıkılmış mıydık zaten?
Öncesi böyle... Sonrası da pek aydınlık değil. İnsanlar çırpınırken enkazların altında, birileri tırın üstüne valilik afişi astırmakla meşguldü.
En iyi yaptığıımız şey değil mi zaten, reklam! Huylu huyundan vazgeçmiyor acı ne kadar büyük olsa da.,
Bir de yardımlar var... Haluk Levent, Oğuzhan Uğur misali... Vatandaşın koşulsuz güvendiği. Malını, parasını gözü kapalı emanet ettiği. Güvenmeyin diyor bazı yetkililer. Sahi, nerede deprem için toplanan o vergiler?
Şimdi kime sorulsun hesap?
Sahada olan Cumhur İttifakı'na mı, imar affına imza atanlara mı, 3 gün boyunca enkazlara ve köylere ulaşamayan hükümete mi?
Bakanım, vekilim, başkanım. Ayrıştırma. Yeter, Söz Milletin! Tam da zamanı artık siyaset devşirmenin.