Sorularınız cevaplarınızı, cevaplarınız fikirlerinizi oluşturur.
Türkiye’de Hüseyin Üzmez, Müslüm Gündüz, Fadime Şahin ve Ali Kalkancı gibi olaylarla Türk siyaseti dizayn edilmeye çalışıldı. Altı yaşında bir kız çocuğunun evlendirilmesi de siyasi bir dizayn girişimi olarak karşımızda duruyor. Zira Anne ve Babanın tutuklanma şekli, toplumun hafızasına yerleşen 28 Şubat olaylarını anımsattı. Ayrıca münferit olayı muhafazakar iktidarının tasfiyesine dönüştürmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Ekrem İmamoğlu’nun mahkumiyeti her ne kadar Recep Tayyip Erdoğan’ı taklid eder tarzda olsa da, girdileri farklıdır. Erdoğan bir hareketin ikinci adamıydı. Yani Milli Görüş’ün genç liderlerindendi. Milli Görüş, iktidara gelmemesi için darbelerle defeatlarca engellenmiş, başbakanı dahi istifa ettirilmişti. O zamanlarda Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan dahi hapse atılmıştı. O dönemde Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Şükrü Karatepe’de tutuklandı ama Karatepe’den bir lider çıkmadı. Benzerlikler diğer olayın aynısı anlamına gelmiyor. Erdoğan bir şiir okumuştu. Şiir milletin kahramanlık duygusuna hitap eden, etik değerlere sahip mısralardan oluşuyordu. Karatepe ise 10 Kasım ve Laikliği eleştirmişti. İçinde hakaret olmamasına rağmen, devletin değerlerini eleştirince başına gelmeyen kalmamıştı.
İmamoğlu, Valiye “İt”, YSK üyesine “Ahmak” demişti. Yani aleni bir hakaret içeriyordu. Şeklen Erdoğan, olayına benzese de Necip Fazıl Kısakürek’in Sakarya Türküsünde,” Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir” dediği gibi olup içerik farklıdır. Milletin basireti bu ayrımı çok iyi yapar. Nitekim yapacaktır da. İyi parti bu tür kurguları çok yapıyor. Ama neredeyse hepsinde de yakalandı. Açız diyenlerin, tatilde dünyayı gezdiklerini sosyal medyadan takip etmiştik.
Daha önce üç kere İran’la ilgili makale yazdım. İran’daki protestolar, liseli öğrencilerin üzerinden devam ediyor. Öğrenciler sokakta mollaların sarıklarını düşürüyorlar. Her geçen günde artıyor. İran’da iki güvenlik gücü var. Birinci güç asker ve polis. Cumhurbaşkanına bağlı. İkinci güç devrim muhafızları dini lider Hamaney’e bağlı. Ülkedeki tüm stratejik işleri Devrim Muhafızları yapıyor. Devrim Muhafızları yolsuzluklarla çokça anılmaktadır. Bundan dolayı halk devrim muhafızlarından çok rahatsız. Eskiden halkın muhabbeti %50-50 iken şimdi halk teveccühünü Devrim Muhafızları aleyhine ibre değiştirdi. İran’daki eylemler bu durum bahane edilerek dini değerler üzerinden eylem kurgulanmaktadır. Öte taraftan da Türkler’e karşı kışkırtılıyor.
Her üç olayında Türk Siyaseti ve yaşam biçimine etkisi var. Yani bölgede küreselcilerin tasfiyesi tüm milli ve dini değerleri ötekileştirerek, bütün hızıyla devam ediyor.
ABD istediği Türkiye’yi, mevcut iktidarı tasfiye etmekle mümkün olacağına inanıyor. Onun için de muhalefeti destekleyeceğini beyan etmişlerdi. Ana muhalefet lideri Batı’nın güç merkezi olan Washington, Londra ve Berlin’e gitti. İstediğini aldı mı bunu zamanla göreceğiz.
Sonuç olarak:
- Muhafazakar iktidar, tasfiye edilmeye çalışılıyor
- Cumhuriyet değerleri diye Batı medeniyeti dayatması yapılıyor.
- Türk milleti eline üç yüz yıldır beklediği fırsatı yakalamak üzereyken, top yekün bir engellenmeye karşı, savaşa girmiştir.
- Muhafazakarlar kendi zübüklerini iktidardan uzak tutmalı. Kendi değerlerine uygun bir yaşam modeli geliştirmelidir.
- Recep Tayyip Erdoğan Merkez sağ ve Tüm Muhafazakarlar, Milletini seven adil solcular tarafından desteklemelidir. %60’ın üzerinde destek yakalanmalıdır. Erdoğan’ın propaganda ekibi, süreci daha iyi anlatmalıdır.
- Türk devletleri bir ordu ve bir finans sistemini kurmalı. Halkı Müslüman olan ülkeleri de gözlemci üye olarak birliğe dahil etmelidir. Ayrıca topraklarında Türk yaşayan ülkeleri de gözlemci üye olarak kayıt etmelerinde yarar vardır. Rusya gibi.
Selamünaleyküm kardeşim esen kalın.