Hayat, bazen insanı en beklenmedik yerden yakalayan trajedilerle doludur. İzmir’de Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay’ın elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmesi, böylesine acı bir olayın son örneklerinden biri oldu. Bu trajedinin ardından yürütülen adli soruşturma, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZSU’nun eski Genel Müdürü Ali Hıdır Köseoğlu hakkında gözaltı kararının çıkmasıyla yeni bir boyut kazandı.
Adana Büyükşehir Genel Sekreter Yardımcısı'nın ifadeye çağrılması ise, olayın sadece İzmir’le sınırlı kalmadığını gösteriyor. Peki, bu tür trajedilerin sorumluluğu kimde ve nasıl bir vicdan muhasebesi yapmalıyız?
Öncelikle, kamu kurumlarının sorumluluk alanlarını ve bu alanlarda gerçekleştirdikleri faaliyetleri mercek altına almak gerekiyor.
Belediyeler, kentlerin altyapısını oluştururken ve bu altyapıyı işler halde tutarken, vatandaşların güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Ancak, bazen ihmaller, hatalar ya da yetersiz denetimler, geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabilir. Elektrik akımına kapılarak hayatını kaybeden Özge ve İnanç’ın başına gelenler, tam da bu tür ihmallerin ve eksikliklerin bir yansımasıdır.
Bu olay, sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZSU ile sınırlı kalmayarak, Adana Büyükşehir Belediyesi’nden de bir yetkilinin ifadeye çağrılmasına neden oldu. Bu durum, Türkiye genelinde belediyelerin ve bağlı birimlerin benzer sorunlarla karşı karşıya olduklarını ve bu tür trajedilerin yalnızca bir kente özgü olmadığını gözler önüne seriyor.
Türkiye genelinde altyapı sorunlarının, yetersiz denetimlerin ve ihmallerin bir sonucu olarak yaşanan kazalar, artık münferit olaylar olarak değerlendirilemez. Bu olaylar, sistematik bir sorunun varlığını işaret ediyor.
Belediyelerin altyapı çalışmalarında titizlikle hareket etmeleri, gerekli denetimleri düzenli ve eksiksiz olarak gerçekleştirmeleri hayati önem taşıyor. İlgili personelin eğitimi, kullanılan ekipmanların güvenlik standartlarına uygunluğu ve düzenli bakım çalışmaları, benzer trajedilerin önüne geçilmesinde kritik rol oynuyor. Ayrıca, vatandaşların da bu süreçlere dahil edilerek bilinçlendirilmesi, toplumsal farkındalığın artırılması gerekiyor.
Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay’ın trajik kaybı, hepimizin üzerinde durması gereken önemli bir ders. Bu tür olayların tekrar yaşanmaması için alınması gereken tedbirler ve yapılması gereken düzenlemeler, sadece belediyeler ve kamu kurumları ile sınırlı kalmamalı, tüm toplumun ortak çabasıyla hayata geçirilmeli. Sorumluların adalet önünde hesap vermesi, sadece adaletin sağlanması için değil, benzer ihmallerin tekrarlanmaması için de önemli bir adımdır.
Sonuç olarak, bu trajik olayın ardından başlatılan soruşturma ve yapılan gözaltılar, sadece sorumluların cezalandırılmasıyla sınırlı kalmamalı. Toplum olarak, bu tür trajedilerin önüne geçmek için daha dikkatli ve bilinçli hareket etmeliyiz. Her birimiz, bu dünyada birer misafiriz ve birbirimizin hayatını korumak, en temel insani görevimiz. Bu görev bilinciyle, sorumluluklarımızı yerine getirerek, daha güvenli bir geleceği birlikte inşa edebiliriz.