28 Şubatta 6 muhalif parti bir araya geldi ve bir mutabakat metni imzaladı.
Farklılıkların bir araya gelip konuşabilmeleri ve bazı konularda mutabık kalabilmeleri elbette ki çok güzel ve içinde bulunduğumuz şartları değerlendirdiğimizde özlenen, olması gereken ve benimde tebrik ettiğim, takdir ettiğim bir fotoğraf.
Hep böyle olmalı. Yani bir araya gelinebilmeli, medenice konuşulabilmeli ve tartışılabilmeli.
Üzerinde mutabık kalınan konuların birkaç tanesi hariç büyük bir kısmına bende katılıyorum.
Ama konumuz bu maddeler değil.
Bakınız;
Siyonizm ve ırkçı emperyalizm uzun zamandır ülkemizde siyaseti iki kutuplu hale getirmeye çalışıyor. Yani Amerika’daki gibi Demokratlar ve Cumhuriyetçilere benzer tarzda.
Türkiye’de de aynı plan yürürlükte gibi görünüyor.
Siyaset iki kutuplu hale neredeyse getirilmiş durumda.
Millet ittifakı ve Cumhur ittifakı.
Şu an üçüncü ayrı bir konumda duran tek bir siyasi parti var. O da Yeniden Refah.
Önümüzdeki günlerde iki ittifaktan birine katılmaz ise eğer.
Katılacak olurlarsa, artık iki kutuplu siyaset hiçbir partiyi dışarıda bırakmadan şekillendirilmiş olacak.
Bu tabloda ilk seçimlerde olacak şudur.
Düşük oy oranına sahip partiler Gelecek, Deva, Saadet ve Demokrat parti eriyecek.
Yüksek oy oranına sahip CHP, İYİ parti yükselecek ve eğer seçim kazanılacak olursa,
o takdirde her zaman otorite CHP ve İYİ Parti’nin tekelinde olacak.
Son 1,5 yıldır yapılan kamuoyu anketlerine baktığımızda düşük oy oranına sahip partilerin kendi listelerinden milletvekili çıkarmaları pek mümkün gibi görünmüyor.
Milletvekili çıkartabilmelerinin tek yolu CHP ve İYİ Parti’nin listelerinden aday göstermeleri.
Hal böyle olunca ezilme ve bağımlılık sendromu ortaya çıkacaktır.
İttifak otoritesinin ise CHP ve İYİ parti merkezli olarak tek kutuplu hale gelmesine neden olacaktır.
Yıllardır siyaseti bizzat içinde yaşamış birisi olarak tespit ettiğim bir seçmen davranışı var.
Vatandaş halinden memnun değilse ve iktidarı değiştirmekte kararlı ise
ilk tercihi her zaman oy oranı en yüksek olan ikinci parti oluyor.
Eğer o parti kendine uygun değil ise oy oranı en yüksek üçüncü partiyi tercih ediyor.
Dördüncü, beşinci ve altıncı alternatifleri, o partilerin kendilerine sadık üyeleri ve seçmen kitleleri tercih ediyor.
Diğer seçmenler tarafından alternatif olarak hiçbir zaman düşünülmüyor.
Millet ittifakının içerisindeki tablo yarın seçim olsa maalesef böyle şekillenecek gibi görünüyor.
Türkiye’deki seçmen profilinin % 70 i dindar, muhafazakâr ve milliyetçi ağırlıktadır.
Seçim sonucunu ise bu kesimin oyları belirleyecektir.
Millet İttifakı:
CHP, İyi, Deva, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti (Kenarda bekleyen diğer küçük partilerde sonradan dahil olabilir)
HDP dışarıdan çaktırmadan!
Cumhur İttifakı ise:
Ak parti, MHP, BBP (Vatan Partisi kenardan)
Henüz hiçbir ittifakta yer almayan
Yeniden Refah Partisi
Bu tabloda yarın seçim olsa sandık başına gidecek olan vatandaş şöyle düşünecektir:
“Şimdiye kadar Ak partiye Cumhur ittifakına oy verdim. Son ekonomik gelişmeler beni canımdan bezdirdi. Artık değiştirmeliyim.” Diyecek ve alternatiflere bakacak.
“Millet ittifakına oy versem içinde bulunduğum şartlar değişir mi?
Hımmm burada CHP var. CHP iş başına gelirse durumum bundan farklı olmayacaktır.
Hatta daha da kötü olabilir.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda HDP ilk turda aday çıkarsa bile ikinci turda Millet ittifakının adayını desteklerse bunu da istemem. Terör örgütü ile de arasına mesafe koymadı.
Oluşabilecek bir iktidarda etkinliğinin de olmasını asla istemem.
Şehitlerimi, gazilerimi ve vatanın bölünmez bütünlüğünü düşünmem lazım.
Ayrı katılan bir tek Yeniden refah var. Ona oy verebilirim ama bu durumda Millet ittifakını güçlendirip istemediğim bir ittifakın kazanmasına neden olabilirim.
Yine çaresizim.
Yine alternatifsizim.
Mevcut iktidarı istemiyorum. Değiştirmek istiyorum. Ama ne yapayım?
Yine Ak parti’ye, Cumhur ittifakına oy vermek zorundayım.
Allah sonumuzu hayır etsin.”
Yağdaki sıkıntı ve fiyat artışlarını, akaryakıttaki astronomik yükselişi,
Rusya-Ukrayna savaşına ve Dünyadaki ekonomik krize bağlayacak.
Maalesef yine tercihini değiştirmeyecek.
Bu nedenle bu ittifak doğru bir ittifak gibi görünmüyor.
Henüz seçime 1,5 yıla yakın bir zaman var.
Köprünün altından çok sular akacaktır.
Ancak şu anki anketlere bakıp, rakamları toplayıp, Millet ittifakı olarak biz kazandık
yargısında bulunmak büyük hata olur.
Anket firmalarına söylüyorum.
Belki ilk defa anketleriniz seçim sabahı çok şaşacaktır.
Davranış biliminin sonuçlara etkisini de dikkate alarak rakamları açıklamanızı tavsiye ederim.
Anket sonuçları sandık başında çok çok değişebilir.
Demedi demeyin!
Tüm siyasi partilere sesleniyorum.
Siyasetin en temel ve vazgeçilmez şu kuralının herkes tarafından bilinmesi şarttır.
Kazanmak istiyorsanız kendiniz olacaksınız.
Özel olacaksınız.
NEVİ ŞAHSINIZA MÜNHASIR olacaksınız.
Kimsenin gölgesinde durmayacaksınız.
Diğerlerinin çatısı altında olmayacaksınız.
Olamıyor musunuz?
Başarıyı unutun.
REİS’e karşı BÜYÜK REİS’i BULACAKSINIZ!
Bulamıyor musunuz?
Kazanmayı unutun.