Bayramı bekleme ülkem, malını biriktirme ülkem. Şanlı Türk Lirasının alım gücünü yıkan sensin. Zam yapma halkım.Seçimi bekleme ülkem. Bu bir halka sitemli sesleniştir “uzun vadeli düşün, ekonomi küçük bir su birikintisidir.Senin yaptığın her dalga sana yansır, sana döner”
Değerini bulacak diye elindeki emtiayı bekletmek, tutmak, piyasadan alıkoymak stokçuluktur. Piyasayı baskıladığın, daralttığın, kısıtladığın sürece alım gücü düşecektir. Maliyeti arttıran bazı farklı sebepler olsa dahi sen maliyet arttıran sebeplere dahil olmayacaksın. “Sen” derken, buradaki sen topyekun halktır. Topyekun millettin kendisidir. “Malın değerini bulsun” diye elinde bekletirken esasen değerinden yitirdiğini görmeyen,nakitteki rakamsal büyümeyi değer sanan vatandaş,
- Ne anlar rönesanstan,
- Ne anlar restorasyondan,
- Ne anlar makrodan, mikrodan,
- Ne anlar kıt kaynakla, sonsuz ihtiyaçlardan,
- Ne anlar üretimden,
- Ne anlar halktan,
- Ne anlar geçimden,
- Ne anlar devletten, milletten...
Ve onun bu denli cahilliği güzel bir profesörün harika bir sözüyle kusursuz bir ifade bulur;
- Senin cahilliğin benim yaşamımı etkiliyor.
Kısa, mükemmel ve öz. Uzun yıllarca, yüzlerce kitaptan alınacak eğitim, öğretimin yerineanlayabilene mükemmel bir eğitim özeti.
Günü kurtaran, kısa vadeli ekonomik hamleler bizi gelecek günlerde daha büyük düğümlere, çözülemez hallere sokacaktır. Bakın, bu gün en büyük banknotumuz en yorulan banknot olması içler acısıdır. 200 TL Merkez Bankasınca az basılan ve bankalar arası fon transferinde kullanmak için tasarlanmış bir banknot iken, şimdilerde markette poşet dolduramayan bozuk para alım gücündedir.
Sebebi sensin, benim, biziz... Üretmeyen, dışardan satın alan, yurt içinde sadece inşaat sektörü lokomotifi ve devlet harcamaları ile para döngüsü yapan başarısız bir iktisat modeli neticesi bunlar. Mesela, arsa payından gelir kazanmak için gerek var mı bu denli yüksek binalar yapmaya? Gerek var mı ihtiyacının fazlasını satın almaya? Gerek var mı bu kadar lüks yaşamaya? Tarlayı ucuz, arsayı bu denli pahalı kılmaya gerek var mı?
Gerek yok;
- “Değerlenecek” diye gayrimenkulünü satmadan boş tutmaya,
- Emtiayı elinde saklamaya,
- Bekler pozisyona geçip ekonomiyi sıkmaya,
- İkinci el aracı sıfır araçtan yüksek tutmaya..
Gerek var;
- Üretmeye,
- Türk Lirasına olan güveni arttırmaya,
- Ekonomiyi hareketli kılmaya.
Ve sonuca gelirsek bekleme ülkem, al – harca, tutma, hareket ver.Üret.
Saklama,bu ahval ve şerait içinde dahi üretimden, katma değer katmaktan alıkoyma kendini ki ülkede ekonomide hepimizin. Buna şimdi katkı yapmaz düzeltmezsek, çocuklarımız, torunlarımız bizim emekli maaşlarımızı ödeyemezler.