Yazının başlığı aslında hayatımıza yeni giren ve girecek olan teknolojileri sembolize ediyor. Yapay zeka, biyosensörler, robot kollar, sanal gerçeklik teknolojileri başta olmak üzere pek çok yeni nesil teknoloji iş hayatını şekillendirmeye başladı.
Pek çok sosyal medya mecrasında bundan 20 yıl önce popüler olan pek çok meslek dalında iş bulabilmek günümüzde çok zor. Dron teknolojisinin gelişmesi ile helikopter kameramanları işsiz kalmışlardı hatırlarsanız. Bugün dronlar tarım arazilerinin ilaçlanmasından, saha güvenliğine kadar pek çok alanda kullanıyorlar. Aynı şekilde otonom teknolojinin gelişmesi ile seçili bir alanı kendi, kendine eken, biçen, döven traktörler Avrupa’da pek çok çiftlikte hali hazırda kullanılıyorlar. Çiftlik içi verileri gerçek zamanlı olarak toplayan sensörler, çiftçilerin girdi maliyetlerini tespit ederek üretim artışlarının kontrol altına alınmasına yardımcı oluyor. Gelişmiş algoritmalar ve GPS teknolojisini kullanan akıllı traktörler ise otonom olarak hareket ederek tohum ekiyor ve hem verimliliğin arttırılmasına hem de maliyetlerin azaltılmasına katkıda bulunuyor. Robot kollar ağır sanayi ve imalat sektörlerinde yaygın bir şekilde kullanılıyorlar. Özellikle metal şekillendirme, boyama, kaynak ve montaj bantlarında insanlardan daha verimli çalışıyorlar. Maliyetleri azaltarak verimliliği sürekli arttırmak isteyen işverenler son teknolojinin en hevesli müşterileri. 24 saat nazlanmadan çalışan, hasta olmadığı için iş görmezlik raporu da almayan, önüne koyulan yemeğe burun kıvırmayan, en ağır işleri yaparken milimetrenin onda biri hassasiyete sahip, hammaddenin değerini kıymetini bilen çalışanlardan oluşan bir tesis elbette her işverenin rüyası olabilir. Hazır yeri gelmişken gelişmiş otomasyon ve yapay zeka teknolojisinin sembolize eden Endüstri 4.0 tabanlı fabrikalar aslında bugün iş hayatında faaliyet gösteriyorlar. Karanlık Fabrika olarak adlandırılan (light out) bu fabrikalarda neredeyse hiç insan bulunmuyor. Uzaktan erişim ile verimlilikleri kontrol edilen bu fabrikalarda meydana gelen arızalar da uzaktan tespit edilebiliyor. 24 saat faal bir şekilde üretim yapan bu fabrikalar, gıda, otomotiv ve otomotiv yan sanayi, metal sanayi başta olmak üzere pek çok sektörde baş göstermeye başladılar. Yatırım maliyeti geleneksel fabrikalara göre daha yüksek olan bu tesisler yüksek üretim kapasiteleri ile makul olarak değerlendiriliyorlar. Düşünsenize yetiştirdiğiniz personelin istifa etmesi nedeniyle iş ilanı vermenize gerek yok. Hatta bir İnsan Kaynakları departmanına bile gerek yok. Zam oranını beğenmediği için şikayet eden, dedikodu yapan, iş arkadaşları ile kavga eden, yılda iki hafta ile beş hafta arasında izin yapan bir insan kaynağından muafsınız. Kulağa çok çekici geliyor değil mi?
Peki gelelim bu karanlık fabrikaların toplumsal hayatımıza etkilerine. Binlerce işçinin otobüslerle, servislerle taşındığı fabrikaların yerini yüz kişiden az bir kadro aldığında bu insanlar ne iş yapacaklar? Bu insanların işsiz kalması nedeniyle oluşacak işsizlik sorunu nasıl çözülecek? Dünya nüfusu sürekli artıyor, artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için üretime ivme kazandırılması, kaynakların etkin kullanımı için maliyetlerin azaltılarak ürünlerin daha makul fiyatlara sahip olması iyi güzel de işsiz oldukları için bu ürünlere talip olamayan milyonlarca işçi ekonomileri nasıl etkileyecek? İnsansız kelimesi pek çok tasarımın isminde yer almaya devam ediyor. İnsansız Hava Aracı, İnsansız Taksiler, Sürücüsüz Otomobiller, İnsansız Fabrikalar, çobansız hayvan sürüleri derken konu robot kuryelere kadar indirgendi. Bu alanda gerçekleşen her inovasyon ve hayata geçirilen her inovatif proje bir meslek dalını iş hayatından men ediyor. İş yaşamını fişli makinelere ve yapay zekalı sistemlere teslim eden ve edecek insanlar giderek artan nüfuslarıyla nereye sığınacaklar? 9 milyara doğru hızla koşan dünya nüfusunu doyurmak başlı başına bir mesele iken, bu nüfusu insan faktörünü devre dışı bırakan teknolojilerle işsiz bırakmak çok başka bir mesele. Bugün geldiğimiz noktada yapay zekalı, üstün otomasyonlu, sensörlü teknolojilere sahip tesislerin sayısı her alanda hızla artıyor. Üstelik Avrupa başta olmak üzere pek çok bölgede uzaktan takip sistemleri zorunlu hale gelmeye de başladı. Et, süt, yumurta için hayvan mı besliyorsunuz? O zaman tesisinize biyosensör takıp istediğinde ilgili resmi kuruluşların hayvanlarınızı takip edebilecekleri altyapıyı da kurmak zorundasınız. Gıda güvenliği artarken istihdam sürekli azalıyor. Otomobil parçalarını boyayan robotlar insanlardan 4 kat daha ince boya püskürtebildikleri için maliyetleri azaltıyorlar. Robotlar yükselirken aynı işi yapan insanlar düşüyor. Eskiden yirmi kişinin çalıştığı çiftliklerde bugün üç kişi çalışıyor, çünkü otonom traktörler insanlardan daha az yakıt kullanarak ekme biçme yapabiliyorlar. Da Vinci teknolojisi ile cerrah robotik kollarla ameliyatlar yapılıyor üstelik bu robotlara konutlar binlerce kilometre öteden veriliyor.
Örnekleri ve sektörleri çoğaltmak mümkün. Sonucu değiştirmek ise o kadar mümkün değil. Görünen o ki; bugün girdi maliyetleri ve verimlilik nedeniyle rağbet gören karanlık tesisler, yakın gelecekte Çalışma Bakanlıklarının başını ağrıtacak istihdam sorunlarına neden olacak.