Sivas Caddesi, istasyon caddesi, düven önü istikameti ve kazancılar tarafındaki caddeler de dahil olmak üzere, meydanın tamamı neredeyse gökyüzü görünmeyecek şekilde, altın yaldızlı, ışıklı, ay yıldız ve hilal ile donatılmış, ışıklandırılmıştı.
Tüm esnafın camlarında Türk bayrakları vardı. İş yerlerini bu saatte hep kapatırlardı ama neredeyse 23 gündür hepsi açık ve cıvıl cıvıldı.
Kalenin surlarını aydınlatan projektörler açılmış ve surlar Türk bayrakları ile bezenmişti.
Meydan; medrese, gökdelen, balıkçılar ve Hunat camii hizasından 1 saat öncesinde tamamen trafiğe kapatılmıştı.
Tramvay sürekli hareket halinde cumhuriyet meydanına gelmek isteyen vatandaşları taşıyordu. İnsanlar adeta şehrin kalbine akın akın geliyordu.
Her zaman sivrisinek ilacı sıkan belediyenin araçları, bu sefer tüm meydana gül suyu sıkmış, mis gibi bir koku geliyordu. Alanın tüm girişlerine üzerinde ayet ve hadisler yazılı taklar yerleştirilmişti.
Müftü efendi Bürüngüz camiinin meydana bakan, şu an kullanılmayan çeşmelerinin olduğu yere seccadesini sermiş akşam ezanını bekliyordu.
Cumhuriyet meydanının neredeyse tamamı dolmuş, Kayseri müftüsünün arkasında saf tutmuştu.
Kalenin surlarından 3 sefer üst üste top atışı duyuldu.
Arkasından müezzin efendi “Hoş geldin ya şehr-i ramazan” yazan mahyanın hizasındaki
Şerefeye çıkmış, segâh makamında akşam ezanını okumaya başlamıştı.
Bu esnada 300 müftülük ve belediye görevlisi, cemaatin arasında dolaşarak hurma ve zemzem ikram ediyor, herkes orucunu açıyordu. Ezan bittikten sonra, çoluk çocuk, büyük küçük, genç yaşlı hep birlikte akşam namazı eda edildi.
Namazdan sonra kalenin surlarının önüne, saat kulesinin etrafına, valilik önüne ve alandaki uygun olan her yere, önceden hazır bekleyen görevliler tarafından hızlıca yer sofraları serildi. Daha 5 dk. bile geçmemişti ki herkes iftar sofrasına oturmuştu.
Meydan adeta Halil İbrahim sofrası gibiydi. Mütevazı bir şekilde hazırlanan yer sofralarında, zengini, fakiri, makamlısı makamsızı herkes vardı. Çünkü; belli başlı kişiler değil, tüm şehir davet edilmişti.
Çoluğu çocuğu ile beraber yemeğini getirmiş olanlar, müsait bir yere oturmuş, maaile iftar yapıyorlardı.
Kimi yerlere semaverler ve oturma alanları kurulmuş, arzu edenler iftardan sonra çay eşliğinde sohbet ediyorlardı.
Bürüngüz camii önünde sema gösterisi yapılıyor, Kurşunlu camiinin meydana bakan kısmında ise bir grup tasavvuf musikisi ekibi ilahiler söylüyordu.
Valilik önünde çocuklar için bir alan oluşturulmuş, bir tarafta gölge oyunları gösterisi yapılıyor, diğer tarafta Osmanlı macunu, elma şekeri ve pamuk şekeri dağıtılıyordu. Adeta mini bir lunapark kurulmuş, gönüllerince eğleniyorlardı.
Medrese önünde, şehrin yazarları kurulan stantlarda kitaplarını imzalıyor, içerde ise söyleşiler yapılıyordu.
Hunat camii yanındaki kültür sanat merkezinde ozanlarımız halk türkülerimizi seslendiriyor, aşık atışması yapıyorlardı.
Tüm hemşeri dernekleri, alanın belli yerlerinde kendilerine tahsis edilen stantlarda
yöresel kıyafetleri ile kendi memleketlerine has, yiyecek ve içeceklerini hazırlamış,
halka ikram ediyorlardı.
13 çeşit Osmanlı şerbeti hazırlanmıştı. Geleneksel otantik kıyafetleri ile sırtlarında büyük ibrikleri, ellerinde bardakları, 130 görevli alanda sürekli hareket halindeydiler.
Bu arada şehrin valisi, kaymakamları, 17 belediye başkanı, milletvekilleri, meclis üyeleri ve oda başkanları, sade giyimleri ile geziyor, dolaşıyor ve zaman zaman bir semaverin başında, sıcak çaylarını yudumlayarak, vatandaşlarla sohbet ediyorlardı.
Kalenin içinden mehteran sesleri geliyordu. Mehter takımı da yerini almış, kahramanlık türkülerimizden tutunda, tüm marşlarımızı tek tek seslendiriyorlardı.
…
Büyükşehir Belediye Başkanımız Sn. Memduh Büyükkılç’a rastladım.
“Bu meydan 30 gün boyunca hep böyle dolup taşacak. Bayrama kadar da devam edecek.”, dedi. Bayram sabahı meydandaki güzelliği hayal ettim. Kim bilir neler planlamışlardır diye içimden geçirdim. Organizasyon tek kelimeyle muhteşemdi.
Birlik,
Beraberlik,
Sevgi,
Kardeşlik,
Bolluk,
Bereket
ve
Muhabbet
Keşke tüm bu güzellikler, ülkemin dört bir yanını sarmış olsa diyordum ki;
Dangıdı dangıdı, dan dan!
Gözlerimi açtığımda,
evimin bulunduğu sokaktan davulcu geçiyordu,
ve hanım seslendi!
Sinan!
Haydi kalk!
Sahur vakti!
Sofra hazır!