Kayseri Ticaret Odası (KTO) ev sahipliğinde KTO Konferans Salonu'nda düzenlenen 4. Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu'na katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç konuşmasına, Kayseri'nin tarihi derinliği, sanayi gücü ve kültürel zenginliğiyle ülkenin parlayan yıldızı olduğunu ifade ederek başladı. Bakan Tunç, "Dünyanın ilk organize ticaret merkezi olarak kabul edilen Kültepe’de başlayan köklü ticaret geleneğini, asırlar boyunca devam ettiren şehrimiz insanlık tarihinin en eski ticaret kültürlerinden birine sahiptir. Kültepe tabletlerinde yer alan, borç, teminat ve alım-satım konularındaki hükümler, bu topraklarda tarih boyunca hukukun ve ekonominin el ele geliştiğinin sessiz tanıklarıdır. Dinamik ekonomisiyle Kayseri'miz, ülkemizin kalkınma hedeflerine öncülük eden şehirlerimizden biridir. Kayseri; 5,2 milyar dolarlık dış ticaret hacmi ve 5 binden fazla işletmesiyle, yalnızca üretmiyor aynı zamanda; güven inşa ediyor, istihdam sağlıyor, Türkiye’nin adını dünyaya taşıyor. Kayseri'mizde; mobilyadan tekstile, gıda ürünlerinden makine üretimine, plastik sanayinden metal işleme ve madenciliğe kadar pek çok sektörde faaliyet gösteren öncü firmalarımız üretim çarkının hiç durmayan dişlileridir. Türkiye’nin İlk 500 Sanayi Kuruluşu Listesi'nde yer alan 14 sanayi devi, bu şehrin üretim gücünün ve sanayi vizyonunun somut göstergesidir" dedi.
"Hukuki güvenliğin olmadığı yerde yatırım olmaz"
"Ülkemizi karalamaya çalışanlar yargı camiamıza büyük haksızlık ediyor"
Son bir yılda 11,3 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırımın gerçekleştirilmiş olmasının tesis edilen huzur ve güven ortamının devam ettiğini gösterdiğini aktaran Tunç, hukuk güvenliği olmadığı yönünde kara propaganda yapanların yargı camiasına haksızlık ettiğini vurguladı. Bakan Tunç, "Attığımız tüm bu adımlara ve reformlara rağmen ülkemizde hukuk güvenliği olmadığı yönünde kara propaganda yapanlar, masa başında Türkiye gerçekleriyle uyuşmayan endekslerle ülkemizi karalamaya çalışanlar milletimize de iş dünyamıza da yargı camiamıza da büyük haksızlık ediyorlar. Eğer Türkiye’de hukuk güvenliği olmasaydı, yatırım ortamı gelişmeseydi; 2002’de 36 milyar dolar olan ihracatımız bugün 262 milyar doların üzerine taşınabilir miydi? Eğer Türkiye’de hukuki belirlilik olmasaydı; ülkemizde kayıtlı şirket sayısı 950 binden, bugün 2 buçuk milyonun üzerine çıkabilir miydi? Eğer ülkemizde hukuki öngörülebilirlik olmasaydı; yabancı sermayeli şirket sayısı 5 binden, bugün 86 bine çıkabilir miydi? Hukuk devleti tahkim edilmeseydi, yabancı yatırımcı Türkiye’ye güvenmeseydi; ülkemize, 80 yılda sadece 15 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım yapılmışken, son 23 yılda 276 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım gelebilir miydi? Sadece son bir yılda 11,3 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırımın gerçekleştirilmiş olması, tesis edilen huzur ve güven ortamının devam ettiğini göstermektedir. Bugün ülkemize gelen her yatırım, hukuk güvenliğinin, hukuk devletinin, hukuki istikrarla güçlenmiş bir kalkınma modelinin eseridir. Biz ülkemizin geldiği bu seviyeyle de yetinmiyoruz. Geçmişte ülkemiz çok badireler atlattı. 10 yılda bir darbe, 10 yılda bir muhtırayla, demokrasinin, özgürlüklerin önü kesildi. Biz bu kirli zihniyetle mücadele ederek bugünlere geldik. Vesayetçi darbe anlayışına geçit vermedik. Milli iradenin üstün kılındığı yeni bir dönemi hep birlikte başlattık. 27 Nisan’da yayınlanan e-muhtıra, dönemin Başbakan Yardımcısı ve bugün aramızda bulunan değerli başkanım Cemil Çiçek tarafından kararlı bir duruşla buruşturulup çöpe atıldı. İşte o günkü kararlı duruş, Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğiyle, sağlam iradesiyle; Gezi kalkışmasına da, 17-25 Aralık kumpasına da, 15 Temmuz hain darbe kalkışmasına da karşı koymuş, vesayetçilere geçit vermemiştir. Bugüne kadar milletin emanetine sahip çıkma kararlılığımızdan asla taviz vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz" şeklinde konuştu.
"Türkiye Yüzyılı'nı 'adaletin de yüzyılı' yapacak yeni sivil anayasa milletimize sözümüzdür"
Milletin iradesini yansıtacak yeni, sivil bir anayasa yapma vaktinin geldiğini altını çizen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Şimdi; demokratik kazanımları kurumsallaştıracak, hukuk devletini daha da güçlendirecek, milletin ruhunu ve iradesini yansıtacak yeni, sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasa yapma vakti gelmiştir. Yeni anayasa; hukukun üstünlüğünü esas alan bir toplum sözleşmesi, yatırımcının güvenle geleceğe baktığı bir ekonomi reçetesi, milletin iradesini vesayet zincirlerinden kurtaracak bir özgürlük manifestosu olacaktır. Türkiye Yüzyılı’nı 'adaletin de yüzyılı' yapacak yeni sivil anayasa milletimize sözümüzdür, milletimize borcumuzdur" dedi.
2024 yılında 13 milyon 900 bin dosyada karar verildi
Atılan yenilikçi adımların olumlu sonuçlarını almaya başladıklarını kaydeden Bakan Tunç, "Yargı teşkilatımız ilk derece, istinaf ve temyiz olmak üzere; 2023 yılında 12 milyon 537 bin dosyada karar verilmişken, 2024 yılında ise yüzde 11 artışla 13 milyon 900 bin dosyada karar vermiştir. Şu an cumhuriyet başsavcılıklarında 5 milyon 950 bin, ilk derece mahkemelerinde 3 milyon 766 bin, istinaf mahkemelerinde 1 milyon 346 bin, temyiz mahkemelerinde ise 475 bin olmak üzere, toplam 11 milyon 538 bin derdest dosya bulunmaktadır. Artan iş yüküne rağmen 2024 yılında karara bağlanan dosya sayılarında; cumhuriyet başsavcılıklarında yüzde 7,6, ceza mahkemelerinde yüzde 23,4, hukuk mahkemelerinde yüzde 14,8, idare ve vergi mahkemelerinde ise yüzde 4,1 oranında artış olmuştur. Faaliyete geçirdiğimiz yeni mahkemeler ile atadığımız hâkim ve savcılarla karara bağlanan dosya sayılarındaki ortalama görülme süreleri; ceza mahkemelerinde 265 günden, 228 güne, hukuk mahkemelerinde ise 251 günden 231 güne düşmüştür. Böylece ilk derece mahkemelerinde yargılamalar hızlanmıştır" diye konuştu.
Adaletin mahkeme salonlarının yanında; hayatın içinde, insanlar arasında, bir masa etrafında anlaşmayla sağlanabileceğinin en somut ve en barışçıl tezahürünün arabuluculuk sistemi olduğunu belirten Bakan Tunç, "Arabuluculuk; kısa sürede, düşük maliyetle, yüksek kazançla ve en önemlisi dostane bir çözümle hakka kavuşma imkânı sunar. Bu yönüyle yalnızca bireyleri değil, tüm toplumu rahatlatan, yargı sisteminin omuzlarındaki yükü hafifleten; adaletin hızına, kalitesine katkı sunan bir yeniliktir. İhtiyari ve zorunlu arabuluculukta 2013’ten bu yana toplamda; 7 milyon 795 bin başvuru yapılmış, 4 milyon 707 bini anlaşmayla sonuçlanmıştır. Bu noktada başarı oranı yüzde 63’tür. Son olarak 7. Yargı Paketiyle 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren arabuluculuğun kapsamına aldığımız kira davalarında; arabulucuya başvuru sayısı 373 bin 632’yi buldu. Bu başvurulardan 131 bin 908’i anlaşmayla sonuçlandı. Bu da demek oluyor ki; 264 bin vatandaşımızın uyuşmazlığının yargıya taşınmadan barışçıl yolla çözümlenmesini sağlamış oluyoruz" ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: