TÜİK verilerinin iktidarın iddialarını boşa çıkardığını söyleyen Genç, gelirin yüzde 48’inin en zengin yüzde 20’lik kesime gittiğine dikkat çekti. Vatandaşların bankalara olan borcunun 5,8 trilyon liraya ulaştığını, icra dairelerine ise bir yılda 10,6 milyon yeni dosya geldiğini hatırlatan Genç, “Bu tablo bir tesadüf değil, bilinçli bir tercihtir” ifadelerini kullandı.
“8,4 milyon kişi, 75 milyondan daha güçlü”
Türkiye’de gelir dağılımının artık yapısal bir adaletsizliğe dönüştüğünü belirten Genç, “En zengin yüzde 10’luk kesim toplam gelirin üçte birini tek başına alıyor. Nüfusun yüzde 90’ı ise kalan üçte ikiyi paylaşmak zorunda. Açık konuşalım: Bu ülkede 8,4 milyon kişi, 75 milyon kişiden daha güçlü bir gelir pozisyonuna sahip. Bunun adı ekonomi değil, servet rejimidir” dedi.
“Adaletsizlik sosyal yardımlarla gizleniyor”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın “olumlu seyir” değerlendirmesine de rakamlarla yanıt veren Genç, Gini katsayısının sosyal transferler hesaba katıldığında düşük göründüğünü ancak gerçeği yansıtmadığını söyledi. Genç, “Sosyal transferleri çıkardığınızda Gini katsayısı 0,47’ye fırlıyor. Türkiye’de adaletsizlik azalmıyor, üstü örtülüyor. Sosyal yardımlar yoksulluğu azaltmıyor, yoksulluğu kalıcı hâle getiriyor” diye konuştu.
Avrupa Birliği ülkelerinde en zengin yüzde 20 ile en yoksul yüzde 20 arasındaki gelir farkının 4,6 kat olduğunu hatırlatan Genç, Türkiye’de bu farkın 9 kata dayandığını belirterek, “Bu tabloyla Türkiye, Avrupa’nın en adaletsiz gelir dağılımına sahip ülkesi konumunda” dedi.
“Devlet faize çalışıyor, toplum yoksullaşıyor”
Bütçe verilerinin de gelir adaletsizliğini beslediğini söyleyen Genç, 2025’in ilk 11 ayında Hazine’nin 3 trilyon 895 milyar liralık borçlanma yaptığını, faiz ödemelerinin ise yüzde 62 artarak 1 trilyon 937 milyar liraya çıktığını kaydetti.
“Devlet kaynaklarını faize aktarırken gelir adaletinden söz edemezsiniz” diyen Genç, üretimdeki gerilemeye de dikkat çekti. Sanayi kapasite kullanımının son beş yılın en düşük seviyesinde olduğunu, tarımda meyve üretiminin yüzde 30, tahıl üretiminin ise yüzde 12 azaldığını ifade etti.
“Asgari ücret cebine girmeden eridi”
2025 yılının en kritik kırılma noktasının asgari ücret olduğunu vurgulayan CHP’li Genç, “Türkiye’de ilk kez asgari ücret, daha işçinin cebine girmeden açlık sınırının altında kaldı. Açlık sınırı 30 bin 655 lira, asgari ücret ise 28 bin 75 lira. Bu açıkça bilerek yoksullaştırma politikasıdır” dedi.
Genç, 2025’in “gelir dağılımının değil, adaletsizliğin kurumsallaştığı yıl” olarak tarihe geçtiğini söyledi.
Yorumlar
Kalan Karakter: