Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, yılın 3. Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla düzenlenen bilgilendirme toplantısında Başkan Yardımcıları Hatice Karahan ve Osman Cevdet Akçay ile soruları yanıtladı.
TCMB Başkanı Karahan, "enflasyon tahminlerinin yanı sıra rapor dönemleri arasında paylaşacakları ara hedeflere" ilişkin yeniliğe neden ihtiyaç duyulduğunun sorulması üzerine, ara hedeflerin aynı zamanda tahmin görevi de gördüğünü, bir ayrışma olmadığını söyledi.
"İkisi aynı şeye tekabül ediyordu. Ama her zaman vurguladığımız gibi enflasyonda hem veri oynaklığı yüksek hem belirsizlik yüksek." diyen Karahan, zaman zaman bu tahminleri revize etmeleri gerektiğini bildirdi.
Karahan, "Ama tahminle hedef aynı şey olunca tahminin revize edilmesi aynı zamanda hedefin de revize edildiği anlamına geliyordu ve bu para politikası iletişimini ve dolayısıyla etkinliğini zorlaştırıyordu. Dolayısıyla bu ikisini bu toplantıdan başlayarak ayırmaya karar verdik. Ara hedefleri bu rapordan itibaren belirledik. Çok uç gelişmeler olmaması durumunda bunları bundan sonra değiştirmeyi düşünmüyoruz." diye konuştu.
Yıl içinde enflasyon raporlarında tahminleri güncelleyeceklerini dile getiren Karahan, "Muhasebeyi de yılın en sonunda, 'hedefimiz şu kadardı ama yıl sonu enflasyonu bunun altında ya da üstünde gerçekleşti. Ne kadar sapma olursa olsun bunun hesabını şeffaf bir şekilde vereceğiz." ifadelerini kullandı.
"(Eğitim ve kira fiyatları) Aşağı yönlü eğilim devam edecek"
Fatih Karahan, enflasyonda ana eğilimdeki nispeten iyileşmeye karşın aylık eğilimde "katılık" olduğuna dair yorum ve "Son dönemdeki ana eğilimin gidişatını nasıl tanımlarsınız? Bir katılık sorunu görüyor musunuz? Katılık sadece hizmetler kaynaklıysa o problem nasıl aşılabilir?" sorusuna karşılık, şu cevabı verdi:
"Enflasyondaki ana eğilimin aslında sene başından bu yana ciddi anlamda düştüğünü görüyoruz. Yıl ortasında yaşanan çeşitli gelişmelere rağmen enflasyon görünümünün bozulmamış olması ve enflasyon ana eğiliminin aşağı gelmiş olması önemli bir durum. Bu da yaptığımız ilave sıkılaşma, attığımız çeşitli adımlar sayesinde oldu. Son verilere baktığımızda aslında hizmet kaynaklı ve hatta hizmetin içinde biraz daha eğitim ve kira kaynaklı bir katılık söz konusu. Burada da geçmişe endeksleme eğilimi var. Bir de bu iki sektör daha önceden çeşitli şekillerde fiyat kontrollerinin uygulandığı alanlar. Dolayısıyla onların birikimli etkilerinin yansımasını da görüyoruz. Bunlar büyük ölçüde para politikası etki alanı dışında. 'Para politikasının bu alanlara hiç etkisi yok' demek değil ama buradaki yatay görünümün sebebi, para politikasının kolay etkileyebileceği bir kalem değil. Ama kira tarafında da sunumumda gösterdim."
Karahan, öncü verilerin bu alandaki enflasyonun aşağı yöne eğilimin devam edeceğini gösterdiğini kaydederek, "Katılıktan kastımız bunun daha hızlı kırılmasını önemsiyorduk. O kadar hızlı kırılmayacak gibi gözüküyor. Bunu da zaten bir miktar 2026 hedeflerine de yansıtmak durumunda kaldık." şeklinde konuştu.
"Kararlılıkta kaldığımız sürece kıramayacağımız hiçbir katılık yok"
TCMB Başkanı Karahan, katılıkla ilgili genel olarak "enflasyon şurada takılır" tarzında yorumların daha önce çok geldiğini anımsatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Önceden, 'Hızlı bir şekilde 40'a, 35'e düşer ama altına inmez' şeklinde konuşuluyordu. Sonra bu sayı 30 oldu. Şimdi 25'ler konuşulmaya başladı. Bence birkaç ay içinde '20'ye gidebilir ama altına gitmez' denildiğini de göreceğimizi düşünüyorum. Neden? Çünkü parasal sıkılık oldukça yüksek seviyede. Bu da talep koşullarında dengelenmeyi devam ettiriyor. Dezenflasyonist bölgede olduğumuzu söyledim. Burada kararlılıkta kaldığımız sürece kıramayacağımız hiçbir katılık yok."
"Parasal sıkılaşmadan itibaren kiradaki ivmelenmeyi kontrol edebildik"
Fatih Karahan, kredi oranlarının konut fiyatlarını ve kiraları nasıl etkilediğine ilişkin bir araştırmaları olup olmadığı şeklindeki soru üzerine, konut fiyatlarının yıllık bazda reel olarak gerilediğini söyledi.
Kirada durumun farklı olduğunu, burada farklı dinamiklerin bulunduğunu dile getiren Karahan, bunlardan bazılarının kira fiyat kontrolleri, deprem, kentsel dönüşüm ve arz-talep dengesizliği gibi unsurlar olduğunu bildirdi.
Karahan, "Piyasadaki mortgage faizlerinin kiralar üzerine etkisini sordunuz. Bizde ipotekli konu satış oranı biraz düşük. Yani buradaki bağlantının biraz daha zayıf olmasını bekliyoruz. Aslında parasal sıkılaşmadan itibaren kiradaki ivmelenmeyi kontrol edebildik ve aşağı yönlü bir görünüm sağlandı. Dolayısıyla bizdeki dinamiklerin farklı olduğunu değerlendiriyorum." diye konuştu.
"Enflasyon görünümünün bozulmasına izin vermeyeceğiz"
TCMB Başkanı Karahan, temmuzda faiz indirimlerine 300 baz puanla başladığı ve aynı büyüklükte indirimlere devam etmek için hangi koşulların gözetildiği sorusuna ilişkin, şunları kaydetti:
"Reel faiz üzerinden iletişim yapmıyoruz. Her zaman vurguladığımız gibi enflasyon gerçekleşmeleri, enflasyon beklentileri ve ana eğilimi üzerinden değerlendirme yapıyoruz. Her toplantıda çeşitli verileri ortaya koyuyoruz. 'Talebin dezenflasyona katkısı ne seviyede' gibi çeşitli unsurlara bakıp enflasyon görünümü oluşturuyoruz ve kararlarımızı bunun binaen veriyoruz. Son dönemde ortaya çıkan bir unsur, bizim için önemli olan enflasyon üzerindeki risklerin de dengesi. Bu da kararlarımızda önemli. Politika faizine ilişkin attığımız bütün adımları bugüne kadar olduğu gibi öngördüğümüz dezenflasyon sürecinin gerektiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirliyoruz. Temmuz toplantısında da bu şekilde karar aldık. Belli bir alanımız olduğunu düşündük. Bunu ihtiyatlı bir şekilde enflasyon görünümünü bozmadan yapmak istiyoruz."
Karahan, enflasyonun 3 aydır üst üste aşağı yönlü sürpriz yaptığını ve piyasa beklentilerinin altında gerçekleştiğini kaydederek, bunun olumlu bir gelişme olduğunu bildirdi.
Manşet enflasyon kadar enflasyonun alt detaylarının da kendileri için önemli olduğunu dile getiren Karahan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hizmet kalemlerindeki atalet özellikle eğitim ve kira özelinde bizim tahminimizin biraz daha üstünde. Bu da enflasyon üzerinde önümüzdeki dönemde bir miktar yukarı yönlü risk olduğunu ima ediyor. Bu riskleri de dikkate alarak hareket etmek istiyoruz. Faiz indiriminin sayısı ve miktarı enflasyon görünümüne ve bu risklere bağlı olacak. Daha önce söylediğimiz gibi toplantı bazlı ilerliyoruz ve veri akışı bizim için oldukça önemli. Veri akışına bağlı olarak ilerliyoruz. Kesinlikle otopilotta değiliz. Bu süreçte enflasyon görünümün bozulmasına izin vermeyeceğiz."
"Türk lirasına yönelik talebin tekrar canlandığını görüyoruz"
Fatih Karahan, kur politikasına ilişkin bir soru üzerine, bu süreçte hiçbir şekilde kur politikalarında bir değişiklik olmadığının altını çizerek, şunları aktardı:
"Reel değerlenme Türk lirasına yönelik ilginin artmasının doğal bir sonucu. Türk lirasına ilgi neden artıyor? Çünkü biz ciddi bir parasal sıkılaşma yapıyoruz. Enflasyon beklentilerini kontrol etmek adına, fiyatlama davranışlarını düzeltmek, talepte dengelenmeyi sağlamak adına. Bu da tabii ki Türk lirasına ilgiyi artırıyor. Talebi artıyor, talebi artan şeyin de fiyatı artar. Bu da para birimlerinde reel değerlenme olmuş oluyor. Bu talebin değiştiği durumlarda reel değerlenmenin dönem dönem olmaması çok normal. Bunu marttan itibaren birkaç ay boyunca gördük. Yani hem yurt içi hem yurt dışı gelişmeler etkili oldu. Bir de tabii küresel gelişmelerin avro/dolar paritesindeki etkisi de son dönemde Türk lirasının performansı üzerinde etkili oldu. Ama son dönemde Türk lirasına yönelik talebin tekrar canlandığını görüyoruz."
"Kredi limitlerini kısa vadede değiştirmeyi düşünmüyoruz"
TCMB Başkanı Karahan, aylık kredi büyüme limitlerinde bir değişiklik olup olmayacağına ilişkin soru üzerine, kredi büyümesinin dezenflasyon patikasıyla uyumlu seyretmesinin çok önemli olduğunu söyledi.
Buna rağmen büyüme sınırlarının her zaman bağlayıcı olmadığını ifade eden Karahan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Aslında bu yıl baktığımızda çoğu zaman kredi büyümesinde belirleyici olan politika faizinin seviyesi ve bunun ima ettiği maliyetler. Baktığımızda mesela KOBİ'de kısıta tabi kredi büyümesi en son şubatta bağlayıcı olmuş. 2,5, 2,6 civarındaydı KOBİ'ler için. Daha sonra epey bir süre yüzde 1 civarlarında seyretti limit 2,5 olmasına rağmen. Yani kredi büyümesi aslında politika sıkılığı ve bizim iletişimimiz neticesinde arz talep dengesi doğrultusunda şekillendi. Son dönemde burada bir miktar hareketlenme görüyoruz. Özellikle son ayda KOBİ kredi büyümesi bir miktar arttı. Çoğu zaman bağlayıcı olmuyorsa biz bu sınırları neden tutuyoruz? Beklentilerin hızla değişebildiği dönemlerde burada çok hızlı bir kredi talebiyle karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu da önlem alınmazsa dezenflasyon sürecini etkileyebilecek unsur olarak karşımıza çıkıyor. Bu tarz kısıtlar kredide aşırı büyüme iştahı olduğu dönemlerde bize yardımcı oluyor. Aşırılıkları kontrol etmekte işimize yarıyor. Bu nedenle bahsettiğimiz kısıtların makro ihtiyati araç setimizin bir parçası olarak kalmaya devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz."
Karahan, yatırım, esnaf ve tarım kredileri gibi belli alanlarda istisnaların bulunduğunu belirterek, "Zaten dezenflasyon sürecinde bu kısıtlar biraz daha az bağlayıcı hale gelecek. Enflasyon düştükçe limit daha az hale gelecek. Limitleri hızlı bir şekilde gevşetme yönünde şu anda bir talep olduğunu biliyoruz. Bunun için erken olduğunu değerlendiriyoruz. Dolayısıyla burada ciddi bir değişiklik beklemiyoruz. Sadece yakın dönemde kredi mevduat fiyatlamalarının etkinliğini artırmak adına birtakım ufak değişiklikler yapabiliriz ama limitleri şu anda kısa vadede değiştirmeyi düşünmüyoruz." diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: