1 Ekim 1905, Pazar günü başka bir güne uyandık! Öyle ki, sonrasında ülkemiz adına adeta bir gurur abidesine dönüşecek bir spor kulübünden öte; bir kültürü, bir geleneği, centilmenliği, rakibe saygıyı, yenilikçi anlayışı ve Gazi Mustafa Kemal’in söylediği zeki, çevik ve ahlaklı sporu ve sporcuyu temsil eden “Türk olmayan takımları yenmek” ideolojisiyle hayata merhaba dedik! 14 yıl üst üste şampiyon olamadık. Bu uğurda taraftarlarımız şarkılar besteledi… Büyük bir özlemdi bizimkisi… Öylesine bir sevda ki bu sevda; şampiyonluklarla ölçülemezdi…
Amatör branşlar denince o günlerde belki de sadece Galatasaray vardı. On binlerce milli sporcu yetiştirdik. Fatih Hocamızın gençlerle kurduğu takımla üst üste lig şampiyonlukları, UEFA Kupası, Avrupa Süper Kupası ardından aynı ekol ile ülkemize Dünya 3.’lüğü getirdi Galatasaray…
İmparatorun “Yenildiğimiz zaman değil, vazgeçtiğimiz zaman kaybederiz.” anlayışı, milli bir anlayış haline geldi. Avrupa Futbol Şampiyonasında rakipler, “Türkler otobüse binmeden kazandığınıza inanmayın!” der hale geldiler… Galatasaray; bir vizyondur, bir kültürdür, her zaman en tepeyi hedefler, örnektir, ülkemizi her spor branşında başarılarla temsil eder, milletini gururlandırır!
Beşiktaş ve Fenerbahçe spor kulüpleri kuruluşlarının 100. Yıllarında şampiyon olarak önemli bir misyonu gerçekleştirmiş oldular. Galatasaray olarak 100. Yılda şampiyon olamamanın burukluğunu, bugün Cumhuriyetimizin 100. yılında Okan Buruk hocamızla büyük bir gurura dönüştürmeyi başardık. Sanırım bundan daha büyük bir gurur yoktur! 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizde 23. Şampiyonluk… Tebrikler GALATASARAY!
Başarı asla tesadüf değildir. Dursun Başkanımızın göreve gelmesiyle hedefimizin ne olacağı gayet açıktı. Okan Hocamız, transfer edilen oyuncularımız gereken mesajı taraftarlarımıza veriyordu… Camia olarak inandık, kenetlendik ve başardık!
Önümüzde son bir maç daha var: o da ezeli rakibimiz ebedi dostumuz Fenerbahçe ile evimizde oynayacağımız maç. Sahamızda şarkılarımızla, türkülerimizle, ıslıklarımıza; rakibimize gereken stresli ortamı oluşturalım ama centilmenliği elden bırakmayalım. Galatasaray’ın asaletine ve kuruluş felsefesine yakışan bir tavırla rakibimizi karşılayalım. Sahaya yanıcı ve yabancı cisimler atmayalım, küfür etmeyelim. Gönlümüzce eğlenelim, şampiyonluğu kutlayalım ve sonunda maçı kazanarak rakibimizi uğurlayalım. Kadıköy’den sonra sahamızda da şampiyonluk kupasını Fenerbahçeli futbolcular önünde kaldıralım. Budan daha büyük bir keyif olamaz…
Evet 100. Yılımızda şampiyon olamamanın burukluğunu Okan Buruk Hocamızla ve Cumhuriyetimizin 100. Yılında YÜZ’ÜMÜZÜN AKIYLA ŞAMPİYONUZ… Tüm camiamı canı gönülden tebrik ediyorum. Şampiyonluk bize çok yakışıyor…