Hafta sonu bazı iktidar mensupları tarafından dillendirilen Cehape zihniyetinin var olduğu, Yılmaz Büyükerşen'in Büyükşehir Belediye Başkanlığını yaptığı Eskişehir'i ailemle birlikte ziyaret ettim. Eskişehir'e seneler önce gelmiştim.
Şehrin girişi yemyeşil. Tipik Cehape zihniyetinin var olduğu belediyeler gibi düzgün ve düzenli bir şehir. (Başka şehirlerde olduğu gibi sizi kanalizasyon kokusu karşılamıyor)
Eskişehir gezimizin ilk durağı Kent Park oldu. Seçimlerde millet parkı söylemleri yapılırken, Yılmaz Başkan Eskişehir'e Millet Parkını çoktan kazandırmış. Yeşilin her tonunu bulmanın mümkün olduğu bu parkta deniz bile var. Yanlış okumadınız deniz.
Plajı, havuzu, yapay dalgası, şenzlog'u var.
Başkan, bozkırın ortasına deniz yapmış. Cıvıl cıvıl kuş seslerinin, kahkahaların var olduğu bir park. Cehape zihniyeti işte...
İşleri güçleri modern ve sosyal yaşam alanları yapmak zaten... (Anadolu şehirlerindeki bazı başkanlar gibi hayal satmıyorlar. İş yapıyorlar)
Yaklaşık 1 saat süren keyifli ziyaret ardından arabamı otopark'a bıraktım. Gün boyu kalıyor 3.5 TL veriyorsun. (Otopark hizmetini gelir değil, hizmet kapısı görmüşler. Sözde değil, özde dua'yı esas kılmışlar. Kayseri'de arabanızı tüm gün otopark'a bıraktığınızı bir düşünsenize)
Eskişehir'de porsuk çayı kenarından çarşı merkezine gittik. Porsuk çayında teknelerle yerli turistler taşınıyor. Küçük kayıklar kente Venedik havası katmış. Porsun çayı kenarında her bütçeye uygun cafeler var. Çay kenarı otomobil trafiğine kapatıldığı için dilediğiniz gibi geziyorsunuz. 200 metre de bir kurulan şık köprülerin üzerinde günü ölümsüzleştirmek isteyen sayısız insan var. 2 adımda bir bank var. Milli piyango satanlar için bile korunaklı alanlar oluşturulmuş. Metro hattından kenarında güvenlik bariyeri, çalılık, çiçeklik, ağaçlık gibi bir şey yok. Çünkü tramvay yolundan olunmayacağını, girilmeyeceğini bilen düşünceli insan çok. ( Öyle Kayseri'deki gibi tramvayı sollamaya kalkan akıl yoksunu yok. Korkuluk üzerinden atlayarak yolun karşısına geçmeye çalışan yok)
Keyifli bir yürüyüşün ardından çarşı olarak ifade edilen yere geldim. Orası da trafiğe kapatıldığı için keyifle gezme imkanım oldu. Her yerde şehrin yerel lezzeti olan Çibörekçi var. Yörenin meşhur lezzetlerinin satıldığı tüketildiği yerin olması çok güzel. ( Şehrin sucuğu pastırması meşhur ama pişirip satan yok. O lezzeti tadacağınız yer yok)
Eskişehir'deki esnafların önemli bir bölümü gerçekten esnaf. Satmak için yalan söylemiyor. Abdestimle duruyorum diyerek 2 liralık malı 10 liraya satmaya çalışmıyor. Kent merkezinin göbeğinde çocuklar için oyun alanları oluşturulmuş. Çocuk gülerse, dünya güler düşüncesi hakim kılınmış. Kayseri'deki gibi şehrin meydanı direk yığınına dönderilmemiş)
Porsuk çayı kenarından Odunpazarı ilçesine gittim. Tarihi evler restore edilerek turizme kazandırılmış. Yerli ve yabancı turist kaynıyor. Eskişehir kültürünün en iyi şekilde yansıtıldığı cam işleme, lületaşı atölyelerin ürünler hep yapılıyor, hem sergileniyor hem de satılıyor. Buram buram tarih kokan sokaklarda antikacılar, magnet satanlar, hediyelik eşya satanlar var. ( Bu şehirde öyle yosun tutmuş Selçuklu çeşmeleri, yıkılmış medreseler, üzerine sprey boya ile yazılar yazılmış kümbetler yok. Sonra da niye bu şehre turist gelmiyor)
Çarşı gezisinin ardından Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılan ve Eskişehir'e kazandırılan Balmumu müzesine gittim. Anadolu kentlerinden biri olan Eskşehir'de müze sırası bekleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Bir süre sıra bekledim ve balmumu müzesine girdim. Müze geliri bile çocuklar için kullanılıyor. Yapılan balmumu heykellerini hayranlıkla izledim. Ülkeye hizmet etmiş kim varsa siyasi ayrım gözetmeksizin yapılmış. Gerçekten belediye başkanının sanatçı kişiliğinin olmasının şehre kazandırdığı birçok şey olduğu gördüm. Balmumunda yüz hatlarındaki ayrıntıya dikkat eden bir başkan yaptığı çevre düzenlemelerinde de ayrıntıya dikkat eder. Bakmakla görmek arasındaki farkı Eskişehir'in her sokağında görmek mümkün. Helal olsun sana Yılmaz Başkan. (Kayseri'nin tarihi kalesi restorasyonu 2 belediye başkanı eskitti. Hala bitecekte bitecek deniliyor. Cami önünde fotoğrafçılarına poz vermeyi, aşure pilav dağıtmayı bırakında artık bu kadim şehri ayağa kaldırın)
Balmumu müzesinden gördüğüm ve kıymet verdiğim ayrıntılardan birisi de Yılmaz Başkan'a hediye edilen her şeyin kayıt altına alınarak sergilenmesi olmuş. İstese bu benim veya bana gelmiş bir hediye diyebilir. Hepsini kayıt altına aldırmış ve sergiliyor. ( Başka illerinde belediye başkanlarına hediye edilen eşyalar nerede kim bilir)
Eskişehir ziyaretimin son durağı Espark oldu. Eskişehir merkezine Yılmaz başkan 1 değil 2 Millet bahçesi kazandırmış. Muhteşem görüntüsüyle büyüleyen Espark'ta Bilim Merkezini gezdikten sonra doğal yaşam parkını ziyaret ettim. Gördüğüm en modern hayvanat bahçelerinden birisi. İçinde çok farklı türde canlı var. Hepsine de uygun yaşam ortamları hazırlanmış. (Başka şehirlerdeki gibi kapalı cezaevini andıran bir görüntüsü yok)
Espark'ta insanlar özgürce gezebiliyor. Şehri sembolleri olan Es Minyatürk, Masal Şatosunu gezdim.
Fotoğraf çekindim. Çocuklarımlar kardeşimle, ailemler keyifli zaman yaşadım.
Bu şehir de insanlar birbirlerine saygılı...
Bu şehirde insanlar özgürce yürüyebiliyor...
Bu şehirde kadınlar diledikleri gibi giyinebiliyor...
Bu şehirde ben bir tek dilenci bile görmedim...
Bu şehirde insan hep gülüyor...
Bu şehirde kimse kimsenin hayatına karışmıyor.
Keşke bu şehri,
Bu CEHAPE'li belediye başkanının kazandırdıkları en azından herkesin yaşama ya da görme fırsatı olsa. Ne güzel olurdu.