SAVAŞ – KAÇ TEPKİSİ
İnsanoğlu var olduğundan itibaren yaşamını devam ettirmeye, çoğalmaya, hayatta kalmaya programlanmış bir canlıdır. Bu yüzden herhangi bir tehdit ve tehlike hissettiğimizde vücudumuz alarma geçer. Dışarıdan ya da içeriden gelen ve vücut bütünlüğümüzü tehdit eden herhangi bir tehlike karşısında stres ve korku yaşamamız normal ve doğal bir tepkidir.
KİMİ ÇOK KORKUYOR KİMİ İSE HİÇ UMURSAMIYOR
Koronavirüs bizi dışarıdan tehdit eden bir tehlike kaynağıdır ve gözlemlediğim kadarıyla bu tehdide insanlar iki şekilde tepki veriyor: Çok korkarak ya da hiç umursamayarak.
“KESİN KORONA OLACAĞIM” GRUBU
Birinci tablodaki kişiler gerekli tedbirleri alsalar bile korku düzeylerini bir türkü azaltamıyorlar. Gün boyu korona hakkında bilgi edinmeye çalışıyorlar, sürekli korona ile ilgili haberleri dinliyorlar, asılsız söylemlere ve felaket tablolarına hemen inanıyorlar. Haliyle bu süreçten hem kendilerinin hem de ailelerinin psikolojik olarak zarar görmesine sebep oluyorlar. Elbette ki bunu bilerek yapmıyorlar. Burada hissedilen korku ve kaygı o kadar yüksek oluyor ki duyguları artık davranışlarının önüne geçmiş oluyor ve mekanizma tamamen duygunun yönetimine bırakılıyor.
“SALDIM ÇAYIRA” GRUBU
İkinci kesim ise “Saldım çayıra mevlam gayıra grubu” birinci grubun tam tersine hiçbir önlem almadan sokağa çıkmaya, şehirden şehre dolaşmaya, mesafe ve hatta temas kuralına bile uymayan bir grupla da karşı karşıyayız. Burada ise temelde “bana bir şey olmaz” gibi bir inancın yer aldığını söyleyebiliriz. Hatta bazı insanların bunu bir “özgüven göstergesi” olarak bile yansıttıklarına şahit oldum. Burada annemin çok güzel bir sözünü söylemeden geçemeyeceğim: “Ölüme yiğitlik olmaz” der annem. Maalesef bu bir salgın ve evet gerçek bir tehdit, kendimizi düşünmüyorsak dahi virüsü 16 kişiye kadar bulaştırabileceğimizin bilincinde ve sorumluluğunda olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Tedbir almayan kesimde bir de yaşanan sürecin inkarı gibi bir savunma mekanizması da görüyorum. Bazen travmalarımızı hiç yaşamamış gibi kabul ederiz, yok sayarız. Bunun bize vereceği zararı değil de vermeyeceği yararı düşünerek. İşte tam da şu dönemde maalesef korona gibi gerçek bir tehdidi inkar ederek savunmaya geçen bir kesim de tedbirlere uymayarak yaşamını devam ettirmekte.
Neyse ki sokağa çıkma kısıtlamaları günden güne artmakta.
STRESE BAĞLI FİZİKSEL SEMPTOMLAR GÖRÜLEBİLİR
Stres ve travmalar psikolojik alt yapılı bazı fiziksel bozulmalara yol açabilir bunlara hazırlıklı olmalıyız. Ağrılar, uyuşmalar, karıncalanmalar, deri döküntüleri, ishal ya da kabızlık, buz kesme ya da ateş basması, kas tutulmaları gibi pek çok farklı şekilde bedenimiz tepki verebilir. Bu nedenle bedeninizin verdiği sinyalleri fark etmek ve duyumsamalarımızı izlemek, kendimizi ve ihtiyaçlarımızı anlamamıza ve kendimizi yatıştırmanın yollarını keşfetmemize yardımcı olacaktır.
PEKİ BU SÜREÇTE PSİKOLOJİK SAĞLIĞIMIZI DENGEDE TUTMAK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?
1)Kabul edin
Öncelikle gerçek bir tehdit altında olduğumuzu kabul etmeliyiz. “Evet gerçek bir tehlike var ve kaygılıyım, bir miktar kaygı benim hayatta kalmama ve vücuduma virüs girmesine engel olacak bu yüzden kaygıma izin vermeliyim” diyebilmeliyiz.
2) Elinizde olanı düşünün
Her ne kadar vaka sayısı her geçen gün artsa da elimizde olanı düşünmemizde fayda var o da sağlıklı olduğum. “Hala sağlıklıyım” diyebilmeliyiz. lütfen bunu unutmayın.
3) “Kontrol edebildiklerine odaklan kontrol edemediklerini kaldır at” yöntemini uygulayın.
“Hala sağlıklıyım ve bunu devam ettirmek için gerekli tedbirler neyse hepsini itinayla yapacağım.”
4) Ara sıra dijital detoks yapın
Gün içinde akıllı cihazlara, internete, haber takibine ve sosyal medya kullanımına ara verdiğiniz zamanlar olsun. Unutmayın ki böyle dönemlerde bilgi kirliliği çok olur, bu dezenformasyon da korku, kaygı ve paniği daha da artırır. Kendinizi asılsız haberlere, komplo teorilerine fazlasıyla maruz bırakırsanız bu stres tepkilerinizi daha da arttırır ve sizi tükenmişliğe sürükleyebilir.
5) Hobilerinize ve size iyi hissettiren kaynaklarınıza zaman ayırmaya çalışın. Bir hobiniz yoksa bile bu süreç kendinizi keşfetmek için harika. Düşünün, deneyin ve keşfetmeye çalışın; size ne iyi gelir, sizi ne tazeler, sizi ne sakinleştirir, hayata dair motivasyonunuzu ve enerjinizi yeniden yükseltmenize neler yardımcı olur, hayatınızı anlamlı kılan şeyler nedir, işte bunlara verdiğiniz yanıtlar sizi siz yapan kaynaklarınız.
6) Müziğin strese olan etkisinden faydalanın
Bol bol müzik dinleyin, bedeninizi müziğe teslim edin. Şarkı söylemenin ve ses çıkarmanın sinir sistemini yatıştırıcı bir etkisi olduğunu unutmayın.
7) Mizahtan yararlanın
Mizah şifa kaynağıdır, bir savunma mekanizmasıdır. Gülmek, kahkaha atmak gevşetir, rahatlatır, bir süreliğine bile olsa kaygıyı ve gerilimi azaltır. Daha önce gülmek için neler yaptığınızı, neler izlediğinizi, okuduğunuzu ve dinlediğinizi düşünün ve onu yapın.
8) Uyku ve beslenme düzeninizi ayarlayın
Sıklıkla evde geçirdiğimiz şu günlerde uyku düzenimizde bozukluklar oluşabilir. Ancak psikolojik ve fiziksel sağlığımızda yeri yadsınamayacak derecede etkili olan uyku düzenimizi aksatmamaya özen gösterelim. Karantinadan sonra pişman olmamak için de beslenme alışkanlığımıza dikkat edelim.
Son olarak..
Psikolojik sağlığımızda elimizde tutmamız için de psikolojik esnekliğimizi artırmamız gerektiğini unutmayalım. Esneklik ve çeşitlilik, hayatın stresiyle, ağır yüküyle baş etmemize her zaman yardımcı olur ve olacaktır da.. Hep birlikte bu zor süreçlerden aydınlığa çıkabilmemiz ümidi ile….
Yorumlar
Kalan Karakter: