Bu yöntemi ülkemizde ilk uygulayan uzmanlardan biri olan Acıbadem Kayseri Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, “Nanoknife, özellikle prostat kanseri için erken evre tanılı, genç hastalar için umut verici bir tedavi yöntemi. Genel anestezi altında sadece prostatın hastalıklı bölgesine kısa süreyle yüksek elektrik akımı veriliyor, organın sağlıklı bölgeleri korunuyor. Klasik ameliyatlardaki idrar kaçırma ve cinsel işlev bozukluğu gibi yan etkiler de çok daha az görülüyor. Ayrıca bu yöntemin başka önemli bir özelliği ise, hastalığın tekrarlaması durumunda, yeniden uygulanabiliyor” ifadelerini kullandı.
‘SADECE KANSERLİ HÜCRELERİ ÖLDÜRÜYOR’
Sözlerini sürdüren Prof. Dr. Mustafa Sofikerim şunları söyledi: “Erkeklerde en fazla görülen kanser türü olan prostat kanseri, ölüm nedenleri arasında da üst sıralarda. Uzayan yaşam süresine bağlı olarak artan ve ortalama olarak erkek nüfusunda her yüz binde 35-50 oranında ortaya çıkan prostat kanserinin tedavisinde cerrahi işlemle prostat dokusu tamamen çıkarılıyor. Nanoknife (nanobıçak) adı verilen yeni tedavi yönteminin de sadece kanserli bölgenin tedavi edilmesi esasına dayanıyor” dedi.
Tedavi yöntemine değinen Sofikerim, “Nanoknife uygulamasında iğne yardımıyla ve füzyon biyopsi cihazı ile prostat içerisinde, MR görüntüleri ile işaretlenen tümör bölgesine 1 santimetre ara ile iki iğne batırılıyor ve cihaz yardımıyla yüksek akım elektrik bir iğneden bu alana veriliyor, diğer iğneden dışarı alınıyor. Kanserli dokuya, kısa süreyle verilen yüksek elektrik akımı hücre duvarında delikler açıyor ve bu delikler de hücrenin içyapısını bozarak tıpta ‘apopitoz’ olarak adlandırılan doku ölümüne sebep oluyor.”
‘TÜMÖR 2 SANTİMDEN KÜÇÜK OLMALI’
Bu yöntemin uygulanabilmesi için tümör boyutu ve evresinin uygun olması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, uygun hasta grubu hakkında, “Tümür büyüklüğünün 2 santimetreden daha küçük olması ve hastada metastaz gelişmemiş olması yani kanserli hücrelerin yayılım yapmaması önemli kriterler. Bu nedenle özellikle düşük riskli tümörü olan yaşça daha genç, fonksiyonel sıkıntıların en az olmasını isteyen hasta grubuna uygulanabilir” şeklinde konuştu.
HASTANEYE YATIŞ GEREKMİYOR
Tedavide alternatif yöntemlerle ilgili konuşan Prof. Dr. Sofikerim, “Hastanede yatmayı gerektirmeye ve yan etkileri oldukça az olan bu yöntemin başarısız olması halinde tedavide cerrahi yöntemlere geçilebiliyor. Nanoknife tedavisinin ardından hastaların üç ve altı ay ara ile takip edildiğini, PSA testi ve MR görüntülerinin alındığını, gerekirse bir yıl içinde yeniden biyopsi yapılabiliyor. Bu yöntem başta İngiltere olmak üzere tüm Avrupa ülkelerinde 2010’lardan bu yana uygulanıyor. Yapılan çalışmalar da sonuçların başarılı olduğunu gösteriyor. Kullanılan cihazın yüksek maliyetli oluşu ve MR füzyon tekniğini uygulayan ürolog sayısının azlığı nedeniyle tedavi yeni yeni yaygınlaşıyor. Biz de bu yöntemi uyguladık. Başarılı sonuçlar elde ettik, yavaş yavaş Türkiye'de de yaygınlaşması için çalışıyoruz” diye konuştu.
Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, sözlerine son verirken prostat kanserinin erken erken tanısı için erkeklerin 50 yaşından sonra yıllık PSA testini aksatmamaları gerektiğini belirterek ailesinde hastalık öyküsü olanlar için kontrollere başlama yaşının 40 olduğunun altını çizdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: