Yeni Ekonomik Dengelerin Etkisi
Türkiye’de ticari gayrimenkul piyasası son birkaç yıldır alışık olmadığı bir durağanlık döneminden geçiyor. Ekonomideki belirsizlikler, artan finansman maliyetleri ve yatırım iştahını törpüleyen risk algısı, ticari mülklerdeki hareketliliği ciddi ölçüde yavaşlattı. Ancak bugün geldiğimiz noktada tablo giderek değişiyor. Ekonomik dengelerdeki yeni kurulma süreci, ticari gayrimenkul için kapıda bekleyen bir toparlanmayı işaret ediyor.
Ticari gayrimenkulü doğrudan etkileyen en önemli başlık, elbette ekonomik güven endeksidir. Faiz oranlarının dalgalı seyri, işletmelerin büyüme planlarını ertelemelerine neden olurken, finansmana erişimin zorlaşması özellikle KOBİ düzeyindeki yatırımcıları sahadan uzaklaştırdı. Fakat son aylarda hem enflasyon görünümünde hem de büyüme beklentilerinde yaşanan toparlanma, yatırımcıların tekrar “bekle-gör” döneminden çıkabileceğine işaret ediyor. Daha öngörülebilir bir ekonomik ortam, ticari yatırımın olmazsa olmazı olan güven duygusunu yavaş yavaş geri getiriyor.
Bir diğer önemli dinamik ise tüketim alışkanlıklarındaki dönüşüm. Pandemi sonrası e-ticaretin büyüme hızı hâlâ etkileyici olsa da Türkiye’de fiziksel perakende alışverişi beklenenin aksine güçlü kalmaya devam etti. Bu, AVM’lerin ve cadde mağazalarının hâlâ yatırımcı açısından önemli bir değer taşıdığını gösteriyor. Öte yandan lojistik merkezlere, depolara ve üretim alanlarına yönelik talep, ticari gayrimenkulün ağırlık merkezinin yeniden şekillendiğinin açık bir göstergesi. Bugün yatırımcı için sadece ana cadde dükkânı değil, üretim ve dağıtım odaklı ticari yapılar da son derece cazip.
Kayseri özelinde ise tablo Türkiye ortalamasından daha dirençli. Şehrin dinamik ekonomisi, güçlü sanayi altyapısı ve sürekli genişleyen ticaret hacmi, ticari mülklerin değerini korumasını sağlıyor. Organize sanayi bölgeleri, ticaret yolları ve şehrin yeni gelişim aksları, yatırımcıya hem kira getirisi hem de uzun vadeli değer artışı açısından güven verme potansiyeline sahip. Bu da Kayseri’yi ticari gayrimenkulde hâlâ cazibe merkezi yapan en önemli özelliklerden biri.
Tüm bu gelişmelere karşın “durgunluk tamamen biter mi?” sorusunun yanıtı, ekonomideki istikrarın sürdürülebilirliğine bağlı. Faiz-talep dengesi normalleşmeye devam ettikçe, ticari gayrimenkulün özellikle kurumsal ve orta ölçekli yatırımcılar için yeniden cazip bir yatırım aracı haline gelmesi kaçınılmaz görünüyor. Ayrıca ticari mülklerin konutlara göre daha yüksek kira çarpanlarına sahip olması ve işletmelerin yeniden büyümeye dönük planlar yapmaya başlaması da piyasayı hareketlendirecek.
Bu dönemde yatırımcı açısından kritik olan, doğru analiz, doğru lokasyon ve doğru segment üçlüsüdür. Piyasanın sesini okuyan, değişen tüketici ihtiyaçlarını gören ve ticari alanların gelecekteki işlevselliğini iyi analiz edenler, bu dönemin kazananları olacak. Çünkü ticari gayrimenkul piyasasında gerçek fırsatlar çoğu zaman sessizlik dönemlerinde doğar.
İşte burada, yıllardır bölgenin nabzını tutan profesyonel gayrimenkul ofislerinin rolü daha da öne çıkıyor. Merih Gayrimenkul, Kayseri’de hem konut hem de ticari alanda edindiği tecrübe sayesinde yatırımcılara bu belirsiz dönemlerde yol gösteren bir rehber niteliğinde. Gerek bölgesel analizleri gerekse piyasa verilerini doğru okuma kabiliyetiyle, yatırımcıların riskini azaltan ve doğru noktaya yönlendiren bir bakış açısı sunuyor. Özellikle ticari mülklerde “doğru lokasyon” ve “doğru değerleme” konusunun ne kadar kritik olduğunu bilen bir ofisle çalışmak, bu dönemlerde yatırımcının elini güçlendiren en büyük avantajlardan biri.
Sonuç olarak; ticari gayrimenkulde yaşanan durgunluk, kalıcı bir çöküş değil, daha çok bir yeniden yapılanma ve bekleme sürecidir. Ekonomik göstergelerdeki iyileşmenin kalıcı olması halinde, piyasada yeni bir hareketliliğin başlaması kaçınılmaz görünüyor. Yatırımcı için önemli olan, bu geçiş dönemini doğru okumak ve profesyonel danışmanlıkla adım atmaktır. Çünkü ticari gayrimenkulde gerçek kazanç, belirsizliklerin içindeki fırsatları görebilenlerde saklıdır.
Yorumlar
Kalan Karakter: