Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bir kez daha Türk siyasetinin yönünü belirleyen, tarihî bir çıkış yaptı. Bahçeli’nin TBMM Grup Toplantısı’nda dile getirdiği “81 Düzce’den sonra 82’nin KKTC olması hayat meselesi haline gelmiştir” sözü, yalnızca bir siyasi öneri değil, aynı zamanda Türk dünyasına atılan güçlü bir mesaj niteliği taşımaktadır.
Bu açıklama, yalnızca Kıbrıs meselesinin değil, Türk milletinin tarihî hafızasında yer alan “milli dava” ruhunun yeniden canlandığını gösteriyor. Çünkü Kıbrıs, sadece bir ada değil; Anadolu’nun güvenlik hattı, Akdeniz’in kalbi, Türk milletinin onurudur.
Kıbrıs Türk’tür, Türk Kalacaktır
Yıllardır süregelen diplomatik oyunlar, masa başı görüşmeler, uluslararası baskılar ve AB’nin çifte standartlı yaklaşımları karşısında Bahçeli’nin bu çıkışı, “sabrın sınırını aşan” bir gerçekliğe dayanıyor.
Kıbrıs meselesi, 1974’teki Barış Harekâtı ile fiilen çözüme kavuşmuş olsa da, uluslararası arenada hâlâ tanınmayan bir devlet olarak KKTC’nin varlığı, Türk milletinin vicdanında eksik kalan bir parça gibidir.
Bahçeli’nin sözleri, aslında bu eksikliğe bir çağrıdır:
“Artık beklemek yeter. Kıbrıs Türk halkının kaderi, Türkiye’nin kaderinden ayrı düşünülemez.”
82. Vilayet Hayali, Milli Bir Gerçekliktir
“82. vilayet” ifadesi, birçoklarının kulağına duygusal ya da sembolik bir ifade gibi gelebilir. Oysa bu, hem stratejik hem de sosyo-politik açıdan derin bir anlam taşır.
Kıbrıs’ın Türkiye’ye katılması, Doğu Akdeniz’deki enerji politikalarında, güvenlik stratejilerinde ve Türk dünyasıyla bağlantılarda yepyeni bir dönemin kapısını aralayacaktır.
Unutmamak gerekir ki, Türkiye’nin varlığı Kıbrıs’ta sadece coğrafi değil, aynı zamanda tarihî ve kültürel bir zorunluluktur. 1571’de Osmanlı’nın fethiyle başlayan Türk egemenliği, Rum saldırılarıyla kesintiye uğrasa da, 1974’te yeniden tesis edilmiştir.
Bugün Bahçeli’nin çağrısı, o tarihin devamıdır, “Kıbrıs Türk’tür ve artık Türkiye’nin ayrılmaz bir parçası olmalıdır.”
Birlik ve Kardeşliğin Sembolü
KKTC halkı da yıllardır bu özlemi yüreğinde taşımaktadır. Türkiye’den gelen her yardım, her selam, her yatırım, o kardeşliğin yeniden güçlendiğinin göstergesidir.
Bahçeli’nin çıkışı, sadece siyasi bir hamle değil; bu kardeşliğin hukuki ve resmî zeminle taçlanması yönünde bir temennidir.
Eğer bir gün “82. vilayet Lefkoşa” tabelası resmen dikilirse, bu sadece bir idari değişiklik değil; tarihimizin, şehitlerimizin, milli mücadelemizin ruhuna bir vefa olacaktır.
Sonuç Yerine: Tarihin Kapısı Aralandı
Bugün bu söz, bir fikir, bir çağrı gibi görünse de, yarın Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarının yeniden şekilleneceği bir dönemin işareti olabilir.
Kıbrıs, Anadolu’nun güneyindeki bir ada değil, gönlümüzün kuzey yıldızıdır.
Bahçeli’nin bu sözleri, belki de yıllar sonra tarih kitaplarında “bir dönüm noktası” olarak anılacaktır.
Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır.
Ve bir gün, 82. vilayet tabelası gerçekten asıldığında, milletçe diyeceğiz ki:
“82 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hayırlı olsun.”
Yavru Vatan Kıbrıs, Tümvatan Olacak
Bir ada değil o, yürek yarası,
Hilalin gölgesinde bir dua parçası.
Nice analar ağladı uğruna,
Yavru Vatan deriz ama, hep ana kucağı aslında.
Dağlarında ezan sesi yankılanır hâlâ,
Rüzgârı Türkçe eser Lefkoşa’da.
Bir bayrak dalgalanır, iki renk, tek can,
Bir yanım Anadolu, öbür yanım Kıbrıs’tan.
Şehitler uyur Girne kıyısında sessiz,
Onların kanı, bu vatanın harcı, nefesiz.
“Bir gün birleşeceğiz” dedi nesillerce,
İşte o gün yakındır, söz verdik yürekçe.
Mavi vatanın incisi, Akdeniz’in kalbi,
Türklüğün onuru, mazlumun talebi.
Bugün değilse yarın o gün gelecek,
Yavru Vatan Kıbrıs, Tümvatan olacak!
Yorumlar
Kalan Karakter: