Bugün kamuoyunda “Gökmen Çiçek gider mi, kalır mı?” sorusu tartışılıyor. İlk bakışta bu, sıradan bir görev değişikliği merakı gibi görülebilir. Oysa bu soru, tek başına bir isimden çok daha fazlasını anlatıyor. Aslında tartışılan; bir valinin görev yeri değil, ortaya koyduğu yönetim anlayışının devam edip etmeyeceğidir.
Devlet sisteminde valilerin görev süreleri bellidir. Hiçbir makam kişisel değildir. Ancak bazı dönemler vardır ki bir şehir, alıştığı rutinin dışına çıkar. Kayseri’de son dönemde yaşanan tam olarak budur. Bu nedenle sorulan soru, “bir vali gider mi?” değil; “bu tempo, bu yaklaşım, bu saha hâkimiyeti devam eder mi?” sorusudur.
Gökmen Çiçek, Kayseri’de klasik bir vali profili çizmedi. Bürokratik mesafeyi değil, sahayı tercih etti. Şehri raporlardan değil, yerinde gözlemden okumayı esas aldı. Merkezde de vardı, kırsalda da. Bu tavır, kamu yönetiminde nadir görülen bir refleksi beraberinde getirdi: hızlı temas, hızlı tespit, hızlı çözüm.
Bu yaklaşımın sahadaki karşılığı netti. Uzun süredir konuşulan kırsal kalkınma başlığı, bu dönemde somut adımlarla gündeme geldi. Sosyal projeler, kamuoyuna sunulan vitrin çalışmalarına dönüşmedi; gerçek ihtiyaçlara temas etti. Özellikle gençlere yönelik politikalar, kamunun yalnızca denetleyen değil, yön veren ve yol açan bir aktör olabileceğini gösterdi.
Bu yüzden bugün Kayseri’de konuşulan şey bir görev değişikliği ihtimali değil. Konuşulan şey, şehirde yakalanan bu ivmenin korunup korunamayacağıdır. Kamu ile vatandaş arasındaki mesafenin yeniden açılıp açılmayacağıdır. Sahada olan yönetim anlayışının, yeniden masa başına çekilip çekilmeyeceğidir.
“Gökmen Çiçek gider mi, kalır mı?” sorusu tam da bu yüzden anlamlıdır. Çünkü bu soru, bir kişiye duyulan sempatinin ötesinde, ortaya konan modele duyulan ihtiyacı işaret etmektedir. Kayseri, bu dönemde bir isimden çok bir yönetim tarzını deneyimlemiştir.
Olası bir görev değişikliği, yalnızca idari bir tasarruf olarak görülmemelidir. Bu, aynı zamanda yerelde güçlü, merkezle uyumlu ve sahaya hâkim bir kamu yönetimi pratiğinin akıbetine dair bir test olacaktır. Türkiye’nin pek çok şehrinde özlemi duyulan bu modelin, ne ölçüde sürdürülebilir olduğu da bu noktada önem kazanmaktadır.
Sonuç olarak mesele, Gökmen Çiçek’in gidip gitmeyeceği değildir. Asıl mesele, Kayseri’de ortaya konan bu yönetim anlayışının kalıcı bir standarda dönüşüp dönüşemeyeceğidir. Çünkü bazı isimler gider, bazıları kalır; ama asıl belirleyici olan, geride bırakılan anlayıştır.
Ve bugün sorulan soru, tam olarak bunu sorgulamaktadır.
Yorumlar
Kalan Karakter: