Kayserispor’un zorlu virajlardan geçtiği bu dönemde, herkesin dilinde skorlar, taktikler, teknik direktörler var. Ancak sahada ve tribünde görülenin çok daha ötesinde bir emek, bir mücadele, bir fedakârlık var. İşte tam da bu noktada iki ismi, Kayseri'nin spor sahnesinde adeta omuz omuza yürüyen Baki Ersoy ve Nurettin Açıkalın’ın hakkını vermeden geçmek haksızlık olur.
Baki Ersoy, sıradan bir milletvekili olmadığını defalarca ispatladı. ''Sevdamız Kayseri'' söyleminin boşuna dillerde pelesenk olmadığını anlamayan da kalmamıştır. Kayserispor’un her zaman yanında olan bir gönül adamı. Tribündeki heyecanı, stadyum koridorlarındaki takibi ve her fırsatta takıma omuz verişi, sadece siyasi bir destek değil, samimi bir aidiyetin göstergesi. Herkesin uzaklaştığı, yükün ağırlaştığı günlerde dahi, “Ben buradayım” diyebilen bir duruşun ete kemiğe bürünmüş hali..
Nurettin Açıkalın ise, başkanlık makamını bir yetki değil, sorumluluk olarak gördüğünü göreve geldiği günden bu yana verdiği emekle, harcadığı parayla, takımı sahiplenmesiyle daha kaç kez gösterebilir bilemiyorum. Sadece tabela başkanlığı değil, gerçek anlamda taşın altına elini koymuş bir lider profili çizdi, çizmeye de devam ediyor. En sancılı günlerde, gözünü geleceğe diken bir vizyonla, kulübü günü kurtarmaya değil, yarını inşa etme planıyla hareket ediyor.
Bugün oynanan futbol, sahadaki 90 dakikanın ötesinde birikmiş yılların ve kararların neticesi. Elbette eleştirilecek noktalar var, olacaktır da. Ama takımın her gol kaçırışında, her puan kaybında sadece skor tabelasına bakmak; saha dışındaki asıl mücadeleyi görmezden gelmek olur. Bu kulübün mali yapısı çökerken, borçlar kapıya dayanmışken, herkesin konuştuğu ama kimsenin taşın altına elini koymadığı dönemlerde, bu iki isim Kayserispor için koşturmaktan vazgeçmedi.
Üstelik bunu yaparken şahsi bir kazanç peşinde de koşmadılar. Ne temlik koydular, ne de kulübün geleceğini ipotek altına alacak maceralara atıldılar. Bu, günümüzde nadir rastlanan bir erdem.
Bazıları için, 7 maçta 5 beraberlik ve 2 yenilgi karnesi yeterli olmayabilir. Ancak büyük resme bakıldığında, burada bir istikrar arayışı, bir yeniden yapılanma çabası olduğunu görmek gerekir. Skorlar değişir, oyuncular gelir gider; ama asıl önemli olan, kulübün ayakta kalmasını sağlayan iradedir.
Bugün, hayal satmak yerine, gerçekleri konuşan yöneticilere ve destekçilere ihtiyaç var. Şu an, bir koltuk savaşı değil, bir omuz omuza durma zamanı. Nurettin Açıkalın'ın başkanlık sürecine gösterilecek en küçük güvensizlik, sadece onu değil, Kayserispor’un geleceğini de zedeler. Aynı şekilde, Baki Ersoy’un desteği yalnızca alkışlarla değil, sahiplenerek anlaşılmalı.
Kayserispor, her zaman olduğu gibi bugün de zorlu bir dönemden geçiyor. Ancak bu kez fark yaratan bir şey var: Takımı yalnız bırakmayan, tribünden değil sorumluluktan konuşan insanlar. İşte bu yüzden, bu şehrin gerçek sahipleri olan isimleri konuşmalı, onları yıpratmak yerine yaşatmalıyız.
Zira kulüpler yalnızca skorla değil, sahip çıkan yüreklerle yaşar.
Kalın Sağlıcakla...
Yorumlar
Kalan Karakter: